Eski Sağlık ve Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu, Başbakan’ın Pazar ve Pazartesi günkü konuşmalarını, izleyen uzman psikiyatrist’le beraber izledi. Doktora, “Sn. Başbakan’ın durumunu nasıl değerlendiriyorsun?” diye soran Serdaroğlu şu yanıtı aktarıyor: “Sn. Başbakanı son günlerde üzen ve onun iç dünyasını sarsan bir olay olmuş, çok sinirli ve kesin istirahata ihtiyacı var.”
Tecrübeli bir siyasetçi olarak, geçen haftaki olayları irdeledim ve Tayyip Bey’in dengelerini alt üst eden olayı buldum. Olay HAŞİM KILIÇ vakasıdır. Anayasa Mahkemesi bildiğiniz gibi, AKP Hükümetinin “Askeri suçlar, sivil mahkemelerde yargılanır” anlamındaki kanununu “OYBİRLİĞİ” ile iptal etti. İptal kararı Tayyip Bey’i üzdü ama, onu esas kahreden olay Anayasa Mahkemesi Başkanı ekonomist Haşim Bey’in de bu karara uyması oldu. Tıpkı çok yakın bir dostun ihaneti gibi algıladı Tayyip Bey ve Bülent abisi. Bu yüzden konuşurken kendisi ile çelişkiye düşüyor.
*”Kurumlarımız arasında diyalog tamdır, kurumlar arası çatışma yoktur.” Söyleyen kim? Başbakan.
*”Genelkurmayımızla UYUM içindeyiz.” Ne zaman söylendi? Geçen hafta. Söyleyen kim? Başbakan.
*”Görüyorsunuz neler olmuş, darbe isteyenler ortaya çıksın.” Söyleyen kim? Aynı Başbakan.
* “Daha neler neler çıkacak, göreceğiz” Söyleyen kim? Aynı Başbakan.
Vatandaş olarak ben soruyorum; Genelkurmay Başkanı kime bağlı? Aynı Başbakana.
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu, Başbakanın bir dediğini iki ederler mi? Hayır, yürekleri yetmez.
Eğer gerçekten Türk Ordusu bir darbe hazırlığında ise, alın bir bakanlar kurulu kararı, gönderin seçtirdiğiniz kardeşiniz Abdullah Gül Bey’e, onaylattırın ve hepsini emekli edin. Ya bunu yapın, ya da susun lütfen. Laf ebeliği yaparak kendi milli ordunuza iftira atmayın, varsa gereğini yapın. Bulunduğunuz makam ağlama ve şikayet etme makamı değildir, çözüm makamıdır.
SEN KİM, MENDERES KİM:
Sn. Başbakan son seçimlerde, rahmetli Başbakan Adnan Menderes’in portresini fonda kullanarak kendi kendini “Demokrasi Yıldızı” ilan etmişti. Son konuşmalarında ise devamlı olarak “Merhum Menderes” diyerek, Siyasi itibarını yukarı çekme çabasına girmiştir. Yassıada’da önce müebbet yani ömür boyu hapse mahkûm olan ve 8 ayı hücrede olmak üzere, 5,5 sene cezaevinde yatan DP Milletvekili bir babanın oğlu olarak bu tavır beni rahatsız etmektedir. Rahatsız etmek bir yana, genç nesillerin kafalarındaki “Menderes” imajının zedelenmemesi ve yanlış anlaşılmaması gerekmektedir. Türkiye’nin ilk demokrasi mücadelesi ve tam bir halk hareketi olan DEMOKRAT PARTİ’NİN Lideri Menderes’in bazı özelliklerini özellikle gençlerle paylaşmak isterim. Sonra isteyen, istediği ile kıyaslasın.
Adnan Menderes, Atatürk’ e son derece bağlı, “İstiklal Madalyası” sahibi biriydi. Amerikan Koleji ve Ankara Hukuk Fakültesi mezunu, çok okuyan ve dünyayı çok iyi bilen bir DEVLET ADAMI idi. Siyasete ilk girdiği anda dedesinden kalan 38 bin dekar arazi sahibiydi. 1961 yılında idam sehpasında can verdiğinde 3 bin dekar arazisi kalmıştı. Yani, Siyaset yapıp zenginleşenlerden değildi. Eşi rahmetli Berrin Menderes Hanımefendi, son derece kültürlü, zarif, mükemmel bir anne ve asla Devlet imkanlarını kullanmayan, Atatürk hayranı bir TÜRK KADINI idi. Kendisini tanımaktan ben ve eşim her zaman gurur duyduk ve duymaya devam edeceğiz. Adnan Menderes, çocuklarının ticaretle uğraşmalarına hiç izin vermedi, Siyasi gücünden ne çocuklarının, ne de yakınlarının yararlanmasına asla fırsat vermedi. Demokrat Parti fikrine ve Adnan Menderes’e katılmayan, vicdan sahibi herkesin ortak kanısı; ADNAN MENDERES NAMUSLU ADAMDIR.
Adnan Menderes ve arkadaşlarının ağızlarından Türk Ordusunun aleyhine tek laf bulamazsınız. Ordu bizimdir ve bizim milli ordumuzdur.
Adnan Menderes kimsenin önünde diz çökmemiştir. Kendini Adnan Menderes’le bir tutmaya kalkanlara tavsiyemiz şudur; Müslüman rakiplerini bile acımasızca katleden “GÜLBETTİN HİKMETYAR’IN önünde diz çöküp yalvaranların yerleri, o diz çöktükleri seviyedir.
(Eski Sağlık ve Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu / Odatv.com)