CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Milliyet Gazetesi Yazarı Fikret Bila'ya konuştu;
Baykal: Erdoğan’ın çözümü varsa, dinlerim
Hükümetin başlattığı “Kürt açılımı” tartışmaları içinde öyle bir hava yaratıldı ki, sanki “soruna çözüm bulundu” ama CHP lideri Deniz Baykal engelliyor. Henüz ortada hazırlanmış bir paket yokken, eleştiri okları ana muhalefet lideri ve partisine yöneltildi. Baykal, sürece kapıları kapatmakla, katkı vermemekle suçlandı. Bu süreçte Baykal’a haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Baykal’ın kapısını çalan oldu da o kapıyı kapattı mı? Soruna çözüm bulundu da Baykal engel mi oldu?
“Erdoğan’ı dinlerim”
Baykal’a, dünkü görüşmemizde bu soruları yönelttim. “Hayır” dedi:
- Başbakan’dan benimle görüşme yönünde bir talep gelmedi.
- Gelirse görüşür müsünüz?
- Normal olarak benimle Başbakan’ın görüşmesi gerekir. İçişleri Bakanı’nın değil. Kaldı ki Bakan’dan da resmi bir talep gelmiş değil. Ben, Başbakan’la görüşmem demedim. Benim dediğim şu: Eğer Başbakan’ın söyleyeceği somut bir şey varsa, elbette gelir görüşürüz. Dinlerim. Ama söyleyeceği somut bir şey yoksa, zaten birbirimizin genel olarak ne dediğini biliyoruz.
‘Aklımıza yatarsa desteklerim’
- Başbakan bu sorunun çözümü konusunda somut bir projeyle gelirse, tavrınız ne olur?
- Benim söylediğim de o. Ortada somut bir şey yok. Eğer varsa, gelsin anlatsın. Eğer bu meseleyi çözeceğine aklımız yatarsa o zaman ben de destekleyeyim, katkı verelim. Ama ortada böyle bir şey yok. Bir süreç lafıdır gidiyor. Ben ‘laf ola beri gele’ şeklinde, görüşmenin bu aşamadan sonra faydasının olmadığını söylüyorum. Eğer somut bir çözüm projesi varsa, elbette, Başbakan’ı dinlerim.
Kürtçe eğitim girecek mi?
- Sizi kaygılandıran yön nedir?
- Ben, Başbakan benimle görüşecekse somut önerilerini getirsin veya kamuoyuna açıklasın derken, ne olacağını bilelim, diyorum. Öneğin, Milli Eğitim’e etnisite taşınacak mı? Kürtçe önce seçmeli ders olarak, daha sonra da resmi eğitim dili olarak Milli Eğitim’e sokulacak mı? Bunu soruyorum. Öyle ise, bu, toplumu bütünleştirmez, ayrıştırır. Somut olarak hükümet ne yapmak istiyor, onu soruyorum.
‘Türk’le niye görüştün, demiyorum’
- Başbakan Erdoğan’ın DTP lideri Türk’le görüşmesini de eleştirdiniz. Sizce görüşmemesi mi gerekiyordu?
- Ben, Başbakan’a Ahmet Türk’le niye görüştün demiyorum. Görüşebilir. Benim eleştirim şu: Bir kere Başbakan olarak değil de AKP Grup Başkanı olarak görüştüm diyor. Bu anlamsız. Sen başbakansın. Görüşme yaparken başbakan değilim, demek olmaz. Bu bir. İkincisi, Kandil’de Murat Karayılan, İmralı’da Abdullah Öcalan ve DTP sözcüleri muhataplık konusu tartışırken söylediler. Bu üçünden biriyle muhatap olmalısınız dediler. Bunun anlamı şudur. Hangisiyle görüşürse görüşsün aynı kapıya çıkar. Ben bunu söyledim. Ben yine de niye Türk’le görüştün demiyorum, şunu soruyorum, ‘Görüştün, peki sonuç ne?’ Ben sonucu soruyorum. Çünkü Başbakan, terörü siyasi alanda destekleyenlerle görüştü.
‘Çözmüşlerse desteklerim’
- Siz nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
- Benim söylemek istediğim şu: Eğer siz terörü destekleyenlerle görüşüyorsanız, bu görüşme o sorunu bitirmek için yapılır. Eğer terörü siyasi alanda savunanlarla oturuyorsanız, artık son aşamaya gelinmiştir, o amaçla konuşulur ve sorun bitirilir. Ama ortada böyle bir şey yok. Böyle bir görüşme yapıp da sorunu çözmemiş iseniz bunun siyasi sorumluluğu ağır olur. Eğer bu Erdoğan-Türk görüşmesi sorunu çözmüşse, çıkıp açıklasınlar ben de takdir edeyim, tebrik edeyim destekleyeyim. Ama öyle bir şey yok.
‘Arınç’ın boyuna posuna yakışmadı’
- Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, askerlere sivil yargı yolunu açan tek kelimelik yasa görüşülürken, tavrınızın, aldığınız bir telefonla değiştiğini söyledi. Ne diyorsunuz?
- Ben bu sözleri Bülent Arınç’ın boyuna posuna yakıştıramadım. CHP bir telefon aldı, kaynağını biliyorum ama açıklamam, diyor. Kendisini hemen göreve davet ediyorum. Bunu açıklamak zorundadır. CHP kimsenin telefonuyla tavır değiştirmez. Eğer Arınç bunu açıklamazsa saygınlığını yitirir.
‘Türk duygusal’
- DTP lideri Ahmet Türk, Radikal’den Murat Yetkin’e CHP’de beraber siyaset yaptığınızı, sizin Diyarbakır Cezaevi’nde kendisini ziyaret ettiğinizi, koşulları dinleyince ağlayacak noktaya geldiğinizi söyledi. “Eski Baykal’ı arıyorum, keşke yine rakı içsek” dedi. Ne diyorsunuz?
- Ahmet Türk duygusal konuşmuş. Ben 12 Eylül’den, o dönemde uygulanan zulümden hesap sorulsun istiyorum. O zaman da söyledim, şimdi de söylüyorum. Ben aynı noktadayım. Doğrudur, cezaevinde ziyaret ettim. Hesap sormalıyız, dedim, yine de diyorum. Ama o konudan başka yere atlıyor açıklamalarında. 1970’lerden, CHP’de birlikte olduğumuzdan söz ediyor. Ben yine o Baykal’ım. Aynı olmayan Ahmet Türk.