YEREL seçimlerin ardından yapılan kabine değişikliğinde Başbakan Yardımcısı olarak Bakanlar Kurulu'na giren Bülent Arınç, ilginç açıklamalarıyla dikkat çekti. Emin Çölaşan, Kanalbiz ekranlarında CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü ile birlikte hazırlayıp sunduğu Ankara Rüzgarı programında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Yeni kabinede Başbakan Yardımcılığı koltuğuna oturan Bülent Arınç, geçmişteki şeriatçı tavrını affettirmek için iyi polis rolüne soyundu. Türkan Saylan cenazesinden sonra "Milli Eğitim Bakanı Cenazeye gitmeliydi"
diyen Arınç, kendisine bağlı olan Radyo Televizyon Üst Kurulu
(RTÜK) Başkanı Zahid Akman'ı da istifaya davet etti.
Bu da iyi polis rolünün gereğiydi. Ama bu istifa çağrısından sonra yaşananları alt alta koyduğunuzda birbirinden ilginç durumlar ortaya çıkıyor.
Akman ciddiye almıyor
İsmi Deniz Feneri yolsuzluğunun tam da göbeğinde olan Zahid Akman ile konuştuğunu söyleyen Bülent Arınç, "Ona istifa etmesini söyledim" diyor. Akman da, "Benim görev sürem 14 Temmuz'da doluyor. O zaman görevi bırakacağım" yanıtını veriyor. Arınç, Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Akman'ı istifaya davet ediyor. Ama Akman onu ciddiye alıp istifa etme gereği duymuyor. Sen Başbakan Yardımcısıysan, sana bağlı bir kurumun başkanı istifa etmesini isteğini halde hâlâ o koltukta oturmaya devam ediyorsa gereğini yapmayıp, "Ben söyledim. Ama istifa etmedi" diyor. Eğer gereğim, sana bağlı olan adamlara sözün geçmiyor demektir.
Arınç'a rest çekiyor
Belki de Bülent Arınç ve Zahid Akman arasında danışıklı dövüş var. Bülent Arınç, "Ben ona, 'Hem kurumu, hem hükü¬meti hem de beni yıpranıyorsun. İstifa et dedim. Ama o hâlâ istifa etmedi" diyerek kendisine yöneltilecek eleştirilerin önünü kesiyor. Kendisini aklıyor, topu Zahid Akman'a atıyor. Tabii, "Görevimin başımdayım" diyen RTÜK Zahid Akman "Başbakan'ın adamı" olmasının verdiği güvenle de Arınç'a rest çekmiş olabilir.
Türkiye'de tık' yok
Aralarında ne geçtiğini bilemeyiz ama Zahid Akman hâlâ o görevde. Akman, şeriatçı, AKP yandaşı örgütlenme tarafından; camilerde fakir fukara insanlarımızdan toplanan milyonlarca Euro'yu buharlaştıran, afiyetle yiyen Deniz Feneri yolsuzluğu şaibesiyle o koltukta oturmaya devam ediyor. Alman savcılarının ortaya çıkardığı bu inanılmaz yolsuzluğa bulaşan isimler Almanya'da tek tek hüküm giydi. Ama Türkiye'de 'tık' yok. Nihayet aylar süren tercüme bitti. Şimdi de eksik belgelerin Almanya'dan gelmesi beklenecekmiş. Kim bilir daha ne kadar bekleriz.
Üyelikten de ayrılmalı
Burada irdelenmesi gereken başka bir konu da Akman'ın açıklamasının satır araları. Eğer, Arınç ve Akman arasında yaşananlar danışıklı dövüş değilse, yani beyinlerinin arkasında başka bir şey yoksa Arınç'ın açıkla-maları "Üyelikten de istifa et" demektir.
Akman, Arınç'ın istifa çağırışı karşısında, 14 Temmuz'a kadar süre isterken acaba başkanlık görevinden istifa etmeyi mi, yoksa RTÜK üyeliğinden istifa etmeyi mi kast etti? Bunu 14 Temmuz'da göreceğiz.