Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hasan Karakaya'yı anma programında konuştu

Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

"Basın camiasının mümtaz bir ismini, bir yiğit gazeteciyi anmak üzere buradayız. Hasan Karakaya kardeşimizi ebedi aleme uğurlayalı tam 6 yıl oldu.

Suudi Arabistan ziyaretimiz sırasında geçirdiği kalp krizi sebebiyle maalesef Hasan Karakaya kardeşimizi 30 Aralık 2015 tarihinde kaybettik.

Hasan Karakaya'nın değerli ailesine dostlarına okurlarına Akit Medya Grubu'ndaki mesai arkadaşlarına başsağlığı diliyorum.

Biz Hasan Karakaya'nın ömrünü İslam'ı anlamaya ve anlatmaya adadığına emaneti Resulullah'ın şehrinde inşallah bir müslüman olarak tüm kalbimizde benliğimizle inanıyoruz.

Kıymetli kardeşlerim ben sizleri Allah için seviyorum. Rabbim bizleri burada olduğu gibi İnşallah sevgili Habibi'nin sancağı altında da haşru cem eylesin.

Şüphesiz hepimiz bir gün bu fani ailemdeki imtihanımızı tamamlayacak İnşallah bir Müslüman olarak ebediyete göç edeceğiz. O gün gelinceye kadar da ülkemiz milletimiz ve tüm insanlık için samimiyetle çalışmaya devam edeceğiz.

Dünyayı ahiretin tarlası görerek hayatın albenisi ne kendimizi kaptırmadan her türlü gayreti göstereceğiz.

Kur'an-ı Kerim'in ve sünnet-i seniyenin rehberliğinde mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Hasan kardeşimizin dediği gibi esas mesele şan şöhret makam sahibi olmak değil mesele milletimizin Allah razı olsun duasına layık olmak geride hayırla yad edilecek güzel bir miras bırakmaktır.

Mesele bu fani dünyada adam gibi yaşamak sırat-ı müstakim üzere bulunmak son nefesimizde bir Müslüman olarak vermektir.

Hasan Karakaya 58 yıllık ömrünü kalemi ile bu milletin hakkını hukukunu onurunu savunmaya adamış gerçek bir cengaverdir. Genç yaşlarda başladığı gazetecilik mesleğini bir manşet kaynağı olmanın ötesinde hakikat avcılığı olarak gören dirayetli bir insan. Hasan Karakaya'nın özellikle 28 Şubat döneminde verdiği mücadele onun yiğitlik beratı olarak hepimizin hafızasına kazılmıştır.

Hasan Karakaya halkın ve hakkın sesi olmuştur. Darbeciler tehditle susturamadıkları Hasan Karakaya'nın kalemini bu kez uyduruk davalarla susturmaya çalışılmış ancak onun iradesini rehin kalemini esir alamamışlardır.

Dönemin vesayetçi basınına ve darbecileri ayakta alkışlayan yargısına rağmen Hasan Karakaya linç edilme pahasına özgürlükleri milli irade milletin değerlerini savunmayı sürdürmüştür.

Köşesini kiraya verenlerden üç Kuruşluk dünya menfaati için zulme asistanlardan zulmü mahsur gösterenlerden zulme boyun eğenlerden asla olmamıştır.

Darbecilere şirin görünmek uğruna gazete manşetlerinden bırak git çağrısı yapan korkaklara prim vermemiş duruşunu vakarını gazetecilik mesleğinin haysiyetini son nefesine kadar korumuştur.

Ne söylemişse ne söyleyecekse hesapsız söylemiş ucu nereye varırsa varsın perdesiz konuşmuştur.

Hasan Karakaya Türkiye'nin son yarımasrının en karanlık dönemlerini bizzat müşahede etmiş bir insandı. Bir gazeteci olarak 12 Eylül darbesine zemin hazırlayan kaos ortamını yaşamıştı.

Ülkenin girdiği demokrasi ve kalkınma hamlesini görmüş 1990'larda ülkenin tekrar istikrarsızlık ve terör girdabına sürüklenişine şahit olmuştur. 28 Şubat'ta oluşturulan korku iklimini iliklerine kadar hissetmişti.

2001 krizinde bu ülkenin elitler tarafından nasıl soyulduğunu görmüştür. Türkiye'nin son 40 yılındaki iniş ve çıkışlara tanıklık eden Hasan Karakaya AK Parti ile başlayan yeni dönemin anlamını da gayet iyi biliyordu.

Millet ve memleket sevdalısı bir insan olarak bunu da yazılarında açıkça dile getiriyordu. Zaman zaman hükümet politikalarını kendi üslubunu eleştirdi karar alıcıların zorladığı dönemlerde oldu.

Gözünü budaktan sözünü muhatabından esirgemeyen mert bir gazeteci olarak tüm bunları yaparken dahi hep Anadolu insanının hissiyatına halkımızın beklentilerine tercüman olmaya çalıştı.

Cumhuriyet mitinglerinden, meşhur gezi olayları 17/25 Aralık girişiminden çukur terörüne kadar Türk demokrasisine yönelik tüm saldırılarda cesur duruşu ve güçlü kalemi ile milletin mücadelesine koşulsuz destek verdi.

Aynı şekilde Türkiye'nin önünü açacak milli iradeyi güçlendirip vesayeti geriletecek ekonomik bakımdan ülkemizi hak ettiği seviyelere taşıyacak her türlü adıma sahip çıktı her türlü hamleyi teşvik ve takdir etti.

Özellikle Başkanlı Sistemi ile söyledikleri siyasi ufkunu ve vizyonunu göstermesi açısından son derece önemlidir.

Gazeteci kılıklı terör sevicilerine ve tetikçilere de eyvallah etmeyen bir polemik ustasıydı.

Fikir, sanat veya yayın hayatımıza musallat olan yıllarca bu alanı kendi tapulu malı gibi gören zorbaların maskesini düşüren gerçek bir muhabirdi.

23 yıldır yazdığı Akit Gazetesi'ndeki yazılarına baktığınızda orada milli iradeyi savunan milletinin yanında saf tutan vesayete karşı sesini yükselten Anadolu insanına göğsünü siper eden bu aziz milletin inancına kültürüne ve tarihine sahip çıkan hakkın hatırını her şeyin üstünde tutan millet ve memleket düşmanlarına hadlerini bildiren inandığı yolda yürümekten asla çekinmeyen dirayetli bir gazeteci dürüst bir köşe yazarı hepsinden öte samimi bir dava adamı görürsünüz.

Yine onun hayatına baktığınızda katsayı engelinin kaldırılmasından başörtüsüne serbestlik getirilmesine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasına kadar son 20 yılda diktiğimiz zafer anıtlarının birçoğunda Hasan Karakaya'nın emeğini katkısını gayretini görürsünüz.

Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam Ademoğlu ölünce amel defteri kapanır. Ancak üç kişinin amel defteri kapanmaz buyuruyor. Efendimiz bunların da geride sadaka-i cariye bırakan, hayırlı bir evlat bırakan ve arkasında faydalanılacak bir ilim bırakan kimseler olduğunu müjdeliyor. Son nefesine kadar kalemi ile verdiği mücadele sebebiyle Hasan kardeşimizin amel defterinin de kapanmayacağına inanıyorum.

Hayırla yad ediyor özlemle anıyoruz. Elbette gazetesi ve meslektaşları Hasan kardeşimizin hatırasına ve geride bıraktığı mirasa sahip çıkmayı sürdürüyor. Yetenekli genç kalemler merhum Hasan abilerinden devraldıkları mücadele sancağını daha da yüceltmek için gayret gösteriyor. Tüm bu çabaların neticesinde Türkiye'ye daha önce hiç olmadığı kadar zengin dinamik ve özgür bir kültürel iklime de kavuşuyor. Ancak gazetecilik ve köşe yazarlığı gibi bilgi birikim ve tecrübe yanında mangal gibi yürek de gerektiren mesleklerde Hasan kardeşimizin eksikliği gün geçtikçe daha fazla hissediliyor. Bakınız burada sizlerle acı da olsa bir hakikati paylaşmak istiyorum.

2002'den itibaren Türkiye'de gerçekten tarihi bir dönüşüme imza tek parti zihniyetinin her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler vasıtasıyla milletin iradesine vurduğu prangaları tek tek parçaladık.

28 Şubat müdahalesinin ürünü olan antidemokratik düzenlemeleri ve uygulamalara muhalefete rağmen hamdolsun son verdik. 10 yıllardır demokrasinin kılıcı misali milletin tepesinde duran ne varsa milletimizle birlikte hepsini tarihin çöp sepetine attık. Bunların yanı sıra siyaset müessesesinin eski Türkiye bakiyesi vesayet kurumlarıyla ve darbeci gelenekle hesaplaşmasını da sağlık. Millete parmak sallayanlar vardı ya millete parmak sallayanlar milli iradeyi yok sayanlar milletin vermediği yetkiyi kullanmaya heveslenenler bizim dönemimizde önce milletimizin vicdanında bu arada bağımsız Türk mahkemelerinde mahkum oldular.

Demokrasiye karşı darbecilerin yanında saf tutanlar yine bizim gayretlerimiz ve milletimizin desteği sayesinde siyasetten tasfiye edildiler.

Her ne kadar zaman zaman CHP içinde 27 Mayıs'ı övenler 28 Şubat'ı savunanlar darbecilere alkış tutanlar iktidarı sandık yerine yabancı güç odaklarına şirinlik yapmak da arayanlar milletin inancıyla ve değerleri ile kavga edenler çıksa da artık bunların hiçbir hükmü kalmamıştır.

Son 20 yıldaki 15 seçimin her birinde açıkça göstermiştir. 15 Temmuz ise milletimizin iradesini gasp etmeye kalkanlara karşı neleri göze alabileceğini göstermesi açısından tarihi bir dönüm noktasıdır.

Öte yandan siyaset ve toplum tarafından tüm bu gelişmeler yaşanırken üzülerek ifade etmek isterim ki basın-yayın camiamız da darbeci zihniyette samimi bir hesaplaşma yapılamadı. O günlerde gazete manşetlerinden darbeciler adına siyasete İhtar çekenleri onundu kullandı hiçbir şey olmamış gibi pişkince köşe başlarını işgal etmeyi sürdürdü.

Bu kalemşörler Cumhuriyet Mitinglerinde gezi olaylarını 17/25 Aralık'tan 15 Temmuz Darbe teşebbüsü ne kadar demokrasimize yönelik tüm girişimlerde tetikçilik yapmaktan geri durmadı.

Gün oldu çapulcuları savundular gün olduğu teröristlere sözcülük ettiler gün oldu Türkiye'yi karaladılar gün oldu yabancı güçlere ülkemize müdahale çağrısı yaptılar ama her seferinde gizlemeye çalıştıkları faşist karakterlerini ellerine geçirdikleri ilk fırsatta ortaya dökmekten çekinmediler.

2023'e giden süreçte medyamızın bu iç hesaplaşmayı da yapacağına bu habis zihniyetten kendisini bir an önce kurtaracağına inanıyorum. Ülkemiz milletimiz ve demokrasimiz adına bunu içten bir temenni olarak burada özellikle ifade ediyorum."
Hibya Haber Ajansı