Medya Oskarları Ödül Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her yerinde medya kuruluşlarının faaliyet gösterdikleri devletlerin ve toplumların ortak çıkarlarını gözettiklerini, bu anlayışın medyanın yazılı olmayan kuralı olduğunu söyledi.
“Operasyonlarını hep medya üzerinden yürüttüler”
Konuşmasında medyanın önemine değinen ve medya tarihini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Medyanın hayatımıza bu kadar girmesiyle birlikte kolaylaştırıcı ve zaman kazandırıcı pek çok yönü yanında kontrol edici ve yönlendirici tarafları da tartışılmaya başlanmıştır. Bugün baktığımızda haberlerden sinemaya, eğlence programlarından çizgi filmlere kadar medya içeriğinin önemli bölümünün belli odakların tekelinde olduğunu görüyoruz. Medyanın tekelleşmesi, giyim kuşamın, mimarinin, yeme içme alışkanlıklarının daha pek çok bireysel ve toplumsal davranışın da tekdüze haline gelmesine yol açıyor” diye konuştu.
40 yıllık siyasi hayatındaki tecrübelerinden çıkardığı sonucu açıklayan Erdoğan, “Şayet ülke ve millet olarak güçlüyseniz, kendi özgünlüğünüzü koruma şansına sahipsiniz. Böyle bir gücünüz yoksa ya kendinizi dünyadan tecrit edeceksiniz, artık böyle örnekler pek kalmadı, küresel düzene tabi olacaksınız. Bizim yöntemimiz daha farklı, biz ne tabi olmayı ne tecrit olmayı seçtik. Bizim tercihimiz güçlü hale gelmekten yana oldu. Geçtiğimiz 16 yılda Türkiye’yi 3,5 kat büyüttük. Ülkemizi her alanda kendi ayakları üzerinde durur hale getirmeye çalıştık. Bunun için vesayet odaklarından darbecilere, siyasi madrabazlardan ekonomik tetikçilere kadar herkesin karşısında milletimizle birlikte durduk. Yerli ve milli vurgusu yaptık. Sadece 15 Temmuz’daki mücadelemiz bile millet olarak bu yöndeki kararlılığımızın bu yöndeki en somut örneğidir. Açık konuşmak gerekirse, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğumuz günden itibaren bize en çok saldıranların, linç etmeye çalışanların başında kusura bakmayın medya geliyordu.
Ana akım medya ülkemizde eskiden beri vesayetçilerle, darbecilerle, mandacılarla birlikte hareket etmiştir. Milletin yanında yer almak yerine marjinallerin safında yer almayı maharet sanan medyaya karşı mücadeleler verdik. Bir şairimizden esinlenerek söylediğim gibi, biz her biri top güllesi niyetiyle atılan manşetlerle, köşelerini kurşun gibi kullanan kalemşörlerle çarpışa çarpışa bu günlere geldik. Hukuka da vicdana da ahlaka da sığmayacak bir mahkeme kararıyla mahkum edildiğimizde bizim için atılan ‘muhtar bile olamaz’ manşetlerini unutmadık. Şahsımız, partimiz, hükümetimiz aleyhinde yazılan, çizilen bühtanların, atılan iftiraların, yapılan çarpıtmaların haddi hesabı yoktur. Geçi ihanetini sosyal tepki, 17-25 Aralık yargı-emniyet darbe girişimini hukuka saygı, çukur eylemlerini sivil direniş, 15 Temmuz’u tiyatro olarak göstermeye çalışanlar operasyonlarını hep medya üzerinden yürüttüler. Teröristlere güzelleme yapan, milleti aşağılayan, hor gören, hakir gören bir zihniyet yıllarca medyada baştacı edildi. Millete ‘göbeğini kaşıyan adam’ diyerek, ‘bidon kafalı’ diyerek, ‘koyun’ diyerek ve daha nice ifadelerle en ağır hakaretleri yapanlar hep medya mensupları değil miydi? Türkiye’nin geçirdiği büyük değişimden medyamızda nasibini aldı. Bugün artık eskisine göre hakikatlere daha saygılı, haberlerinde, yayınlarında daha dengeli bir medyamız olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.
“Bizde otağımızı orada kurup, oradan Malazgirt’e geçeceğiz”
Malazgirt ve Ahlat ziyaretlerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ahlatta butik de olsa Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapacağız, Sayın Bahçeli’nin de bizlere öyle bir ricası oldu. Onu kısa zamanda yetiştirip önce Ahlat, çünkü Sultan Alparslan otağını orada kurmuştu, bizde otağımızı orada kurup, oradan Malazgirt’e geçeceğiz. Tarih ibret alınırsa tekerrür etmez. Biz bunu yaşayacağız, yaşatacağız. Bundan sonra hem Ahlat’ta hem Malazgirt’te ecdadın hatırasını yaşatmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Bizi bu tehditlerle yıldırmak mümkün değildir”
“Türkiye’nin bu onurlu ve kapsamlı politikası birilerini rahatsız ediyor” açıklamasında bulunan Erdoğan, gecen 5 yılda Türkiye’nin üzerine gelinmesinin sebebinin bu olduğunu kaydetti. Erdoğan, “Farklı toplum kesimlerini tahrik edip ülkemizi iç kargaşaya sürükleyemeyince bu defa terör örgütleri vasıtasıyla dışarıdan tazyike başladılar. Yatığımız sınır ötesi operasyonları ile bu projeyi de akamete uğrattık. Şimdi ekonomi üzerinden bizi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin ekonomide çözmesi gereken yapısal sorunları elbette mevcuttur. Biz bunları zaten biliyor ve çözümü için çalışıyoruz. Ancak bunların hiç biri son zamanlarda yaşadığımız hadiseleri açıklamaya yeterli olamaz. Nitekim birileri ülkemizi ekonomi üzerinden köşeye sıkıştırmaya çalıştıklarını açıkça ifade etmekten çekinmiyorlar. İnşallah biz bu dalgayı da atlatacağız.
Alt yapımız bunu atlatmaya kabiliyetlidir, o gücü de vardır. Gerek ekonomi yönetimimiz, gerek devletimizin diğer kurumları ihtiyaç duyulan tedbirleri alıyorlar. Nitekim milletimizin elindeki kaynakları şuanda seferber edilmiştir. Yurt dışındaki dostlarımız da çok ciddi rakamlarla mücadelemize destek vermeye başladılar. Bu sürecin hem ekonomik hem de siyasi bakımından yeni bir sıçrama dönemine gireceğimizin vesilesi olacağına inanıyorum. Türkiye’nin alternatifsiz olmadığını herkes görecek. Türkiye ile birlikte hareket etmenin karlı bir tercih olduğunu bugüne kadar beraber çalıştığımız herkese gösterdik. Ancak, NATO’da birlikte stratejik ortak olduğumuz bir ülkenin kalkıp ta Türkiye gibi NATO içinde ilk üç içinde yer alan bir stratejik ortağına bu şekilde yaklaşımlarda bulunmasını hiçbir cümle ifade edemez. Bizi öyle tehditlerle, bize ileri geri ifadelerle geri adım attırmak mümkün değil. Biz öyle bir tarihin varisleriyiz ki, bizi bu tehditlerle yıldırmak mümkün değildir. Demek ki onlar bu milleti tanımadılar, ama tanıyacaklar” dedi.
“Medyanın da bilerek veya bilmeyerek bu alçaklığa aracılık etmesinden üzüntü duyuyoruz”
Hedefsiz bir ülkenin pusulasız bir gemi gibi olduğunu kaydeden Erdoğan, “Türkiye çok net hedeflere sahip bir ülkedir. Biz 2023 vizyonumuzu 2011 yılında ilan ettik ve aynı rotada yürümeyi sürdürüyoruz. 2023 hedeflerimize sahip çıkıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin girdiği her mücadeleden sadece ayakta değil, aynı zamanda kazançlı bir şekilde çıkmasından başkalarının rahatsız olabileceğini söyleyen Erdoğan, “Ama bu ülkenin hiçbir ferdi, kuruluşu böyle bir hakka sahip değildir. Maalesef bu memleketin havasını teneffüs edip, ekmeğini yiyip, suyunu içip, tüm imkanlardan en üst düzeyde faydalanıp Türkiye’nin yüzüstü yere kapaklanmasını heyecanla bekleyenler olduğunu görüyorum. Milletimize ve onun temsilcisi olarak gördükleri şahsımıza karşı duydukları husumeti ülkenin felaketini dileyecek kadar ileri götürenler bulunduğuna şahit oluyoruz. Medyanın da bilerek veya bilmeyerek bu alçaklığa aracılık etmesinden üzüntü duyuyoruz.
Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyanın her yerinde medya kuruluşları faaliyet gösterdikleri devletlerin ve toplumların ortak çıkarlarını gözetirler. Bu anlayış medyanın yazılı olmayan kuralıdır. Kendi ülkesine ve toplumuna karşı husumet içine giren kişiler ve kuruluşların her yerde olduğu gibi medyada da dışlanır, mecrasız bırakılırlar. Türkiye’nin de bu olgunluğa bu sorumluluk düzeyine ulaşması şarttır. Son dönemde bu doğrultuda önemli bir mesafe kat etmiş olmakla birlikte daha gitmemiz gereken çok yol olduğu da ortadadır” şeklinde konuştu.