Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, transandantal meditasyon, reiki, yoga gibi akım ve çağrıların, Hint ağırlıklı Uzak Doğu felsefesinden ve dinsel öğretiden beslendiğini belirterek, 'Bu yöntemler bizi uç noktalara götürebilir' uyarısı yaptı.
Bardakoğlu, Diyanet Dergisi'nin Mayıs sayısında yayımlanan "Başyazı-İç Huzuru Arayış" başlıklı yazısında, sürekli şekilde metayı, düşünceyi ve duyguları tüketmeye yönelik bir hayat döngüsünün ablukası altındaki insanın, gelişen iletişim teknolojilerine rağmen daha çok kabuğuna çekildiğini, yalnızlaşan dünyasında kendisini ruhen hırpalanmış, bedenen de yorgun hissettiğini ifade ederek şunlar kaydetti:
YALNIZ İNSAN TİPİ REVAÇTA
"İçe dönüş yolları aramaya başlayan insan, yalnızlığını gidermek ve ruhen doyuma ulaşmak gibi düşüncelerle çeşitli bireysel kurtuluş yollarına yönelmektedir. Bu yönelişin sağlıklı bilgi ve kalıcı değer ekseninde yürümediğinde bireyi hangi uç ya da çıkmaz noktalara götürebileceğinin çok çeşitli örneklerini her toplumda sıkça görmekteyiz."
Günümüzde kitle iletişim araçları tarafından çoğunlukla "kişisel gelişim yolları", "stres, depresyon, zihinsel sorunlar ve yorgunluktan kurtulma çareleri" olarak cazip şekillerde sunulan transandantal meditasyon, reiki, yoga gibi adlarla anılan bazı yöntemlerin, astrolojik bazı akımların, çeşitli şifa teknikleri ile "şifrecilik", "ruhçuluk" ve "okültizm/gizlicilik" üçgeninde harmanlanmış diğer gizemli oluşumların revaç bulmasını sadece bu konuda oluşan sektörün çabalarıyla izah etmek yerine, modern insanın yalnızlığıyla ve çaresizliğiyle de ilişkilendirmek gerektiğine işaret eden Bardakoğlu, şöyle devam etti:
UZAK DOĞU DİN KÖKENLİ
"Bu akım ve çağrılar her ne kadar genelde dini bir söylem ile sunulmayıp daha çok 'sağlıklı yaşam', 'başarı' ve 'mutluluk' vaadiyle veya 'çevrecilik', 'alkol bağımlılığıyla mücadele' gibi kamu yararına yönelik çeşitli söylemlerle desteklense de esasen Hint ağırlıklı Uzak Doğu felsefesinden ve dinsel öğretiden beslenmekte, Batı kültürünün hümanistik ve dini söylemiyle de çok kolay ortak alanlar oluşturabilmektedir.”
Kabahatli değil çözüm aranmalı
Bir kusurlu armanın veya gerilimi arttırmanın doğru çözüm yolu bulmanın yöntemi olmadığını da kaydeden Bardakoğlu, "Henüz dua, tövbe, niyaz, tefekkür ve ibadetin bireyi ne denli güçlü kıldığını ve onu Yüce Yaratana bağlayarak yalnızlıktan, karamsarlık ve umutsuzluktan kurtardığını yeterince fark etmiş veya ettirmiş de değiliz. Kur'an'da 'Dikkat ediniz. Kalpler ancak Allah'ı sürekli hatırda tutmak ve anmakla huzur bulur' buyrulması da bu fark edişi sağlamak içindir. Değerlendirmelerimiz ve öz eleştirilerimiz, dikkatimizi ve sorumluluk bilincimizi diri tutmak için olmalıdır" dedi.