Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor Yerel Haberler Teknoloji Kim Kimdir?
UEFA Uluslar Ligi Play-Off Kura Çekimi: A Milli Takım, Macaristan ile Eşleşti
UEFA Uluslar Ligi Play-Off Kura Çekimi: A Milli Takım, Macaristan ile Eşleşti
Enerjide Hedefimiz Tam Bağımsızlık
Enerjide Hedefimiz Tam Bağımsızlık
Siber Dolandırıcılık Operasyonunda 25 Gözaltı
Siber Dolandırıcılık Operasyonunda 25 Gözaltı
Bakan Ersoy, 2025 Turizm Bütçesini Tanıttı
Bakan Ersoy, 2025 Turizm Bütçesini Tanıttı
Ekim Ayında Kartlı Ödemeler Yüzde 78 Artarak 1,5 Trilyon Liraya Yükseldi
Ekim Ayında Kartlı Ödemeler Yüzde 78 Artarak 1,5 Trilyon Liraya Yükseldi
HABERLER>GÜNDEM
25 Ağustos 2020 Salı - 20:17

“Doğalgaz keşfi Paris anlaşması taahhüdünü yerine getirebilir”

Karadeniz’deki doğalgaz keşfinin iklim değişikliği üzerinde olumlu etkisinin olabileceğini belirten Doç. Dr. Canan Acar, Türkiye’nin Paris anlaşması çerçevesinde 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 21 oranında azaltma taahhüdünü gerçekleştirebileceğini söyledi.

“Doğalgaz keşfi Paris anlaşması taahhüdünü yerine getirebilir”

Sakarya Gaz Sahası’ndaki doğalgaz keşfi büyük yankı uyandırırken, doğalgazın iklim değişikliği üzerindeki en büyük etkisi artan sera gaza emisyonlarını azaltma potansiyeli olarak görülüyor. Kömür ve petrole oranla doğalgaz daha temiz bir seçenek olarak görülürken, keşfin Türkiye’ye iklim değişikliği konusunda da fayda sağlayabileceği belirtilmekte. 2018 yılındaki enerji kaynakları kullanım verilerine değinen Bahçeşehir Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Canan Acar, “O sene kömür ve petrol yerine sadece doğalgaz kullanılsaydı emisyonlar, yaklaşık olarak 101 milyon ton azaltılabilecekti” diyerek, doğalgaz keşfinin iklim üzerindeki olası etkisini değerlendirdi.

“YÜZDE 24 ORANINDA AZALTABİLİR”

Türkiye’nin enerji kaynağı kullanım ve sera gazı emisyonu verilerinin ciddi boyutlarda olduğunu belirten Canan Acar, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre, 2018 senesinde Türkiye’nin birincil enerji kaynak kullanımı şu şekilde dağılım göstermiştir; petrol yüzde 29,2, doğal gaz yüzde 28,6, kömür yüzde 28,4. Yine 2018 sera gazı emisyonlarına baktığımızda görüyoruz ki bu emisyonların 169,19 milyon tonu kömürden, 116,92 milyon tonu petrolden ve 96,07 milyon tonu doğal gazdan gelmiştir.

Bu yakıtların aynı birim enerjiyi vermek için saldıkları emisyonlara bakarsak 1 GJ enerji vermek için doğalgaz yaklaşık 56 kg karbondioksit salarken bu miktar petrol için 73 ve kömür için de ortalama 100 kg karbondioksittir. Yani, 2018 verileriyle incelersek, o sene kömür ve petrol yerine sadece doğal gaz kullanılsaydı emisyonlar toplam olarak yaklaşık 101 milyon ton azaltılabilecekti. Bu da emisyonlarımızı neredeyse yüzde 24 oranında azaltmamız anlamına gelirdi. Türkiye’nin Paris Anlaşması çerçevesinde sera gazı emisyonlarını 2030’a kadar yüzde 21 azaltacağı taahhüdü göz önüne alındığında, petrol ve kömür yerine bulunan doğalgazın kullanılmasının ne kadar etki yapabileceği görülebilir.

TEK ÇARE SERA GAZI EMİSYONLARINI DÜŞÜRMEK

Artan sera gazı emisyonlarının iklim değişikliği üzerinde ciddi oranda etkisi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Canan Acar, Amerikan Meteoroloji Derneği’nin yayınlamış olduğu raporu da değerlendirerek şunları söyledi; “60'tan fazla ülkeden 520 bilim insanı tarafından derlenen ve geçtiğimiz günlerde Amerikan Meteoroloji Derneği Bülteni'nde yayınlanan rapor, iklim krizinin gezegeni ve insan yaşamını nasıl etkilediğini çarpıcı bir şekilde gösteriyor. Bu rapora göre, 2019 senesinde, okyanus sıcaklığı tarihteki en yüksek 2. seviyedeydi. Deniz seviyesi 8,64 cm yükseldi, sera gazları ise son 800 bin yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Kutuplar kayıtlardaki en sıcak 2. seneyi yaşadı. Pek çok ülke sellerle boğuştu ve Avustralya, Amazon ve Sibirya'da büyük orman yangınları yaşandı. Tüm bu veriler, küresel iklimin hızla değişmeye devam ettiğini ve bizlerin acilen önlemler alması gerektiğini göstermektedir. Bu önlem de sera gazı emisyonlarımızı acilen düşürmeye başlamak olmalıdır.”

“GAZ ÇED RAPORLARI IŞIĞINDA YÜZEYE ÇIKARILMALI”

Doç. Dr. Canan Acar, doğalgazın her ne kadar sera gazı emisyonu açısından kömür ve petrole kıyasla daha temiz bir seçenek olsa da, deniz altından doğalgaz çıkarmanın getirebileceği çevresel riskler de olabileceğini söyledi. Acar, “Deniz altı kaynaklarından doğal gaz rezervlerinin çıkarılması ayrıntılı ÇED raporları ışığında titizlikle yapılmalıdır. Deniz tabanındaki doğal gazın çıkarılması sırasında, deniz ortamına gaz sızıntısı olması kaçınılmazdır.Bu gaz, kaynaktan, boru hatlarından, tankerlerden ve depolama tanklarından sızabilir veya patlamalara dahi neden olabilir.Sondaj ekipmanı arızası, boru hatlarının aşınması, insan hatası, depremler, fırtınalar, nakliye kazaları vb. nedeniyle de sızıntı ve patlamalar meydana gelebilir. Doğalgazın denize salınmasının çevresel sonuçları, özellikle kıyıya yakın yerlerde, sığ sularda veya su sirkülasyonunun yavaş olduğu bölgelerde meydana geldiğinde şiddetlidir.

En tehlikeli durumlar arasında, deniz yüzeyinde hızla buharlaşan gazın tetiklediği gaz bulutları oluşumunu ve bu gaz birikintisinin yanarak veya patlayarak 400 kilometreye kadar olan alanda yaşayan her şeyi yok edebilme potansiyelini sayabiliriz. Pek çok insan, deniz altından sızan doğal gazın sadece yüzeye çıkıp hızla buharlaşacağını düşünür, ancak aslında önemli bir kısmı suda çözünür ve deniz yaşamı için oldukça zehirlidir. Gaz balıkların vücuduna hızla nüfuz ederek solungaçlara, deriye, ve gözlere doğrudan zarar verebilir ve gaz kesesini doldurarak balığın nefes alma ve yüzmesine engel olabilir. Denizde metan gazı 0,02 - 0,05 miligram/Litre konsantrasyonlarına ulaştığında, bu gaz balıklar tarafından algılanacak ve balıklar o bölgeden uzaklaşacaktır. Bununla birlikte, balıklar 1 miligram/Litre'nin üzerindeki konsantrasyonlara maruz kalırsa, bu gaza maruz kaldıktan birkaç saniye sonra yön duygularını kaybeder ve sızıntı bölgesinden kaçamazlar. 15 - 20 dakika bu tür konsantrasyonlara maruz kalan balıklar akut zehirlenme belirtileri gösterir ve maruz kaldıktan sonra 1-2 gün içinde ölürler.Kabuklu deniz hayvanları da gaza maruz kaldığında ölmektedir. Tüm bu istenmeyen ve zararlı etkilerden korunmak için deniz altı sondaj çalışmaları sırasında detaylı ÇED analizleri yapılmalı ve bu bilgiler ışığında rezervden çıkan doğal gazın çıkarma, taşıma ve işlenmesi sırasında sızıntı, paslanma ve aşınmayı en aza indirecek önlemler alınmalıdır. Deprem ve fırtına gibi risklere karşı dayanıklı yapılar kurulmalı, ekipmanlar sürekli kontrol edilmeli ve tüm çalışanların doğal gaz konusunda eğitimlerinin sürekli yapılarak insan hatasının da en aza indirilmesi gerekir.

Hibya Haber Ajansı

 
TCMB piyasaya 10 milyar TL verdi
 
Güvenli kampüsü ve güçlü teknolojik altyapısıyla öğrencilerini karşılamaya hazırlanıyor
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Erdoğan, kabine toplantısının ardından konuştu
Erdoğan, kabine toplantısının ardından konuştu.
Koronavirüs salgınında ölenlerin sayısı 6 bin 139'a ulaştı
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, ...
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplandı
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi bir araya geldi.
 
Covid-19 krizinde şirketlerin toparlanması için önerilen adımlar
ACCA (Fermanlı Ruhsatlı Muhasebeciler Birliği), “Krizden Toparlanmaya ...
Giresun'da sel felaketinden etkilenen banka müşterilerine yönelik alınan karar
Giresun’da Sel Felaketinden etkilenen banka müşterilerine yönelik alınan ...
İnternet kullanıcıları yanlış bilgiye maruz kaldığını düşünüyor
Yeni koronavirüs salgınıyla birlikte toplumda yanlış bilgi yayılımı da hızlandı.
 
Çalışanlar ölüm gerçekliğiyle yüzleşti
Goodjob Human Insight & Brand Strategy’nin klinik psikologlarla gerçekleştirdiği ...
Koronavirüs salgınında ölenlerin sayısı 6 bin 121'e ulaştı
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, ...
Malatya'da 4.1 büyüklüğünde deprem
Malatya'da 4.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri