Akşam Gazetesi Yazarları Şansal Büyüka ve Alaattin Metin ile ünlü sunucu Acun Ilıcalı, yıldız futbolcunun sıfırdan nasıl yeniden zirveye çıktığını anlattı
Sansal BÜYÜKA
Aragones ile Daum farkı
Aragones döneminde tam anlamıyla defansif görevdeydi. Daum'la hücumu daha fazla düşünmeye başladı
Emre'nin yeni sezona iyi başlayacağı, aslında geçen sezonun son haftalarında belli olmuştu. Emre'nin yeni sezona iyi başlamasının nedenlerini şöyle sıralayabilirim:
1-Uzunca bir aranın ardından ilk kez bu sezon başı hazırlık kampına katılma şansını yakaladı.
2-Geçen sezon Fenerbahçe'de ilk adımları atmanın sıkıntısını yaşadı. Kendini Fenerbahçe camiasına kabul ettirmesi uzunca bir zaman aldı.
3-Sakatlık özellikle son yıllarda kabusu olmuştu. Ama geçen yılın sonlarından başlayarak, bu illeti yenmeyi başardı.
4-Kulüp doktorlarına ayıp olur diye belli etmek istemiyor ama Sarıyer Kulübü'nün fizyoterapistinden aldığı ciddi destek ve seanslar, Emre'nin adale yapısını normale çevirdi.
5-Hafta arası maçlarda genellikle oynamayarak hafta sonuna zinde kalmaya çalıştı. Nitekim çarşamba günü oynanan Ukrayna maçı için de Milli Takım'dan affını istemişti.
6-Aragones döneminde tam anlamıyla defansif görevdeydi. Daum'la hücumu daha fazla düşünmeye başladı. Sivas maçında Alex oyunun başında çıkınca başrolü üstlendi. Bana göre Fenerbahçe'deki en büyük şanssızlığı ister istemez Alex'in gölgesinde kalıyor oluşu.
7-Alex uzunca bir süre oynamayacağına göre, Fenerbahçe'deki başrol görevini rahatça üstlenebilir. Kariyeri ve yetenekleri bunun için yeterli. Ancak ani parlamaları devam ediyor. Buna da bir çare bulmalı.
Acun ILICALI
Kıvılcım ateşe döndü
Fenerbahçe taraftarı, Emre'deki kıvılcımı fark ederek ona korkunç bir destek verdi ve o kıvılcım bir ateşe dönüştü
Emre yetenek olarak dünya futbolunun sayılı isimlerinden biri. İtalya'ya gidip, onu defalarca Inter'de seyrettim. İnanın Inter'de oynadığı yıllardaki takım içindeki etkisinin aynısını Sivas maçında da gördüm. Koskoca Inter takımının ateşleyici gücü Emre'ydi.
Unutulmasın ki Inter, Emre'yi transfer ettikten sonra fiyatını kendi aldığı ücretin iki katı artırdı. Fakat Emre'nin kabusu İngiltere'de başladı.
İngiltere'nin vasat bir takımına giderek bence yanlış bir tercih yaptı ve açıkçası onu Emre yapan hırsını orada kaybetti.
Türkiye dönüşünde bana göre başarısındaki başrol Fenerbahçe camiasıdır. Skoru en kötü biten maçlardan sonra bile Başkan, Emre'ye o kadar sahip çıktı ki, Emre'nin İngiltere'de kaybettiği hırs ve enerji bir anda geri geldi.
Fenerbahçe taraftarı da Emre'deki kıvılcımı fark ederek ona korkunç bir destek verdi ve o kıvılcım bir ateşe dönüştü. Bence Emre şu an yüzde 60 oynuyor. Çünkü gerçekten çok büyük bir futbolcu. Benim maçtan bir gün önce onunla oynadığım playstationdaki mağlubiyetlerim onu ayrıca motive etmiştir umarım.
Evlendikten sonra doğru arkadaş çevresi seçimi onu kendine getirdi.
Alaattin METİN
Tuğba, Yıldırım, Cristian ve hırs
Eşi aşkına Türkiye'ye döndü; başkan gibi dik durdu, taviz vermedi; Cristian'ın gelişiyle kafa olarak rahatladı
Emre; hırsıyla, inadıyla ve biraz da 29 yaşın verdiği olgunlukla küllerinden doğdu. Daha da önemlisi Fenerbahçe'ye transfer olduğu gün, 'Ben doğuştan Fenerbahçeliyim' sözü ile Galatasaraylılar tarafından istenmeyen adam ilan edilen Emre, bugün herkes tarafından sevilen, futbolu övülen kişi oldu.
Peki bu noktaya nasıl gelindi?
1. İngiltere'deyken büyük aşkı Tuğba'yı görmek için sabah uçakla İzmir'e gelip akşam dönen Emre'yi evlilik değiştirdi.
2 Ocak'ta yapılan nikah töreninde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, Büyükşehir Belediyespor Başkanı Göksel Gümüşdağ nikah şahitliği yaptı.
2. Askere gittiği için geçen sezon takımın hazırlık kampına katılamadı. Bu sezon ise iyi bir hazırlık dönemi geçirdi. Ama daha da önemlisi, hırsı ve inatçılığı.
3. Cristian'ın gelmesi ile kafa olarak rahatlayan Emre'nin hücuma dönük, presli, baskılı, ateşleyici oyunu ortaya çıktı.
Taviz vermeyen dik duruşu ile Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'a benzeyen Emre Belözoğlu, medya ile kavga etti. Zaman zaman çok sevdiği hocası Fatih Terim ile de ters düştüğü oldu. Kimseye taviz vermedi. Arayı yumuşatmak için çaba harcamadı. Sadece futbolu ile her şeyin düzeleceğine, 'insanların bir gün gelip onu futbolu ile anlayacaklarına' inandı.
Onu iyi tanıyanlar, 'Playstation bile oynarken kaybetmeyi sevmediğini', ruhunda yenilginin olmadığını iyi bilirler.
Hep lider olmak, hedefi olan büyük takımlarda oynamak ister.
Galatasaray'dan Inter'e gittiği vakit mutluydu. Ama İngiltere'de 14. sırada olan Newcastle onun için bir kabus oldu. Ayak tarak kemiği kırıldı, dizinden sakatlandı.
Doktorların vida taktığı kırık ayağı ile zor gezdiği günlerde, Fenerbahçe'den gelen teklif, ona hayat verdi.
O gün, 'Ben hedefsiz yaşayamam' diyerek Türkiye'ye dönmeye karar verdi. Önce şimdiki eşi Tuğba'ya sordu. Sonra da en iyi dostu, sırdaşı Acun Ilıcalı'ya.
Yani 'Kim 500 Milyar İster'in efendisi Ilıcalı'nın da Emre'nin Fenerbahçe forması giymesinde, bugünkü duruma gelmesinde büyük katkısı var.
Peki Emre ne diyor!
Takım arkadaşları, futbolunu ve insanlığını övüyorlar. 'Delikanlı, mert' diyorlar. Daum, Alex kadar Emre'ye de hayran. Kaptanlık bandını koluna takması da onun liderlik vasfını ön plana çıkarmak istemesinden.
Emre ise konuşmayı sevmiyor. 'Ben görevimi yaptım. Sezon sonunda şampiyon olduğumuz gün konuşurum' diyor. Ve kafasında yol haritasını çizmiş. 'Futbolu Fenerbahçe formasıyla bırakacağım' diyor.
Onu tanıyanlar ise 'Emre'nin bu sene patlama yapacağı, geçen sezonun son maçlarındaki performansından belliydi' diyorlar.
Ve bugün Emre'nin oynadığı futbolu, 'Galatasaray'daki dönemlerinden daha iyi bulanlar' ise yanında oynayan Cristian'ın da etkisi olduğunu anlatıyorlar.
Emre de bu görüşe katılıyor. Yanında oynadığı Brezilyalı için 'mükemmel' deyimini kullanıyor.