Hikayeyi ne zaman yazdınız?
Entelköy Efeköy’e Karşı’nın hikayesini yazarken 90’lı yıllarda yaşadıklarım ve tanık olduklarımdan beslendim. Senaryo yazımı birkaç yıl sürdü. Demlendim. 2000’in başlarında da genel çerçeveyi kurmuştum, öyküsünü yazmıştım.
Çekim hazırlığı nasıl yapıldı?
Mehmet Ali Alabora oyuncu koçu ve eğitmeniydi. Çekim öncesi başrol oyuncularıyla şive ve ağız çalıştılar. Beden dilini kullanmayı öğrendiler. Bölgede karargah kurduk. Hikayeye uygun evler ve mekanlar oluşturuldu. Oyuncular ayrıca traktör kullanıyorsa traktör kullanmayı, ata biniyorsa ata binmeyi, eşeğe biniyorsa eşeğe binmeyi öğrendiler. Rollerine önceden hazırlık yaptılar. Bölge köylüleriyle birlikte çalıştılar. Mesela Ayşe tarlalarda çalıştı. Bir ekolojist taşrada nasıl yaşar onun çalışmasını yaptı. Emin Gürsoy çobanlık yapıyor filmde. Bunun için koyun güttü. Hocaana rolündeki Ayla Arslancan, uzun yıllar hiç şive yapmamış. Köylü kadınlarla zeytin toplamaya gitti. Benim tanıdığım köy muhtarı Şahin vardı. Onunla sabahtan akşama kadar muhtarlık yaptı. Konuk oyuncular da setten 10 gün önce geldi ve ekibe kaynaştı.
Köylüler de filmde rol aldı. Onlarla çalışmak zor olmadı mı?
Oyuncuların büyük bir bölümü de köylülerdi. Onları düzeltmek gerekiyor. Amatör değiller, tiyatro ya da oyunculuk eğitimleri yok. Fakat onlarla birkaç hafta ön çalışma yapınca kameraya aşina oldular ve bir sürü prova çekimi yaptık. Amatörlerle çalışmakta zorluk çekmiyorum. Onlarla bir süre çalıştıktan sonra üstlerine düşen rolleri yapabiliyorlar. Ayrıca onları çok derinliği olan rollerde oynatmıyorum. Mesela filmde bekçi rolünü tüpçü Nihat abi oynadı. Aslında kendini oynuyor. Yaptığımız tek şey kamera ve ekip karşısında rahat olmalarını sağlamak için egzersizler yapmak. Çok zor olmadı yani.
Türkiye’de bazı filmlerin dizi estetiği ile çekildiği tartışması yapılıyor. Siz bu konuda ne söylemek istersiniz?
Dizi estetiği daha çok senaryoda başlayan bir mesele. Çok yakın planlar çekmek, sahneyi parçalamak, sürekli kesmek dizi estetiği ise Oliver Stone’u, Steven Spielberg’i ne yapacağız. Sinema eşittir az kesme, uzun planlar, uzun yürüyüşler. Bu sinema estetiğidir görüşüne ben katılmıyorum. Dizi ve sinema estetiği meselesini çoğu insanın bilerek konuşmadığına inanıyorum. Kaldı ki birçok dizi en baba filmlerden daha sinematografik.
Filmin eksik olduğunu düşündüğünüz yönleri var mı?
Her yönetmen gibi bir yerlerin eksik kalır. Daha çekerken bittikten sonra bir eksiği, kusuru vardır. Bu zaten tamamlanmayan bir süreç. Muhtemelen tamamlanmışlığı mezarda hissedeceğiz. Genel olarak baktığında mütevekkil olmak lazım. Vefalı olmak lazım diye düşünüyorum. Entelköy Efeköy’e Karşı’da önemli ölçüde yıldız isimler yok. Bilindik bir senaryo değil. Esas oğlan, esas kız üzerine, savaş, şiddet ya da sadece ucuz espriler üzerine kurulmadığı halde 500 Bin gişe yaptı. Bu her yönetmene nasip olan bir şey değil. Ben bir taraftan yönetmen sineması yapıyorum. Sadece festivallere endeksli bir sinema da yapmıyorum. Aklı başında insanlar da çok seviyor, aklı başında olmayan insanlar da beğeniyor. Okuma yazma bilmeyen ya da doktora yapmış insanlar da seviyor. Mesele bence bir büyük stüdyo tasarımı olmadan, yıldız isimler olmadan 500 Bin gişe yapabilmek. Ben memnunum. Ama daha çok olmasını beklerdim. Bu da benden yada tanıtımdan kaynaklı sıkıntılardan kaynaklı olabilir. Seyirci anlamında yapımcılar çok memnun. Dağıtımcı da memnun. Entelektüel olarak ben de memnunum. Gençlik hayalimi gerçekleştirdim. Yeni bir şey denedim. Bunlardan seyirci çok rahatsız olmadı. Filmin devamı isteniyor.