ANKARA / Ankara Hürriyet, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ’in önceki gün kentteki dilencilerle ilgili sarf ettiği, ‘Dilencileri merkezden uzak bir alanda kurulacak merkezde bir süre tecrit etmemiz gerekiyor’ sözlerini, ilçe belediye başkanları, hukukçular ve Başkentli vatandaşlara sordu.
Önceki gün Zabıta Haftası etkinliğinde dilencilerle ilgili açıklamalar yapan Başkan Gökçek, “Ankara’da sokak aralarında bulunan dilencileri alarak merkezden uzak bir alana götürmek gerekiyor. Sürekli olarak bırakıldıklarında dilenmeleri iyi bir görüntü oluşturmuyor. Onlar için bir kamp alanı kurarak bir süre tecrit etmemiz gerekiyor. Bunun yasal zemini olup olmadığını araştıracağız. Gerekirse Meclis kararı çıkartırız” ifadelerini kullanmıştı.HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN
Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy, Gökçek’in dilencilerle ilgili önerisi üzerine, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de sosyal ve ekonomik bir sorun olarak dilencilik, yıllardır herkesin gözünün önünde cereyan eden bir husus. Sayın belediye başkanının tamamen hukuki dayanaktan yoksun, ‘Şehrin kalitesini düşürüyor, huzursuzluk yaratıyor’ diye tarif edilemeyen ve statüsü belirlenmemiş bir grubu dilenci diye ilan edip şehrin dışına uzaklaştırması tamamen tecrit kampı gibi bir uygulamadır. Anayasanın ikamet etme özgürlüğü, seyahat ve yerleşme özgürlüğü ilkelerine tümüyle aykırıdır. Burada keyfi bir hukuki dayanaktan yoksun zorunlu ikamet sistemi oluşturulmaktadır. Bu alanda belediyenin böyle bir yetkisi yoktur. Belediyelerin görev ve yetkileri kanunla tarif edilmiş olup, ancak ve ancak Kabahatler Kanunu çerçevesinde zabıta görevlileri tarafından yapılacak iş ve işlemler doğrultusunda dilencilere idari para cezası vermektir.
SINIFSAL AYRIM YARATMAKTIR
Bunun ötesinde eğer çocukların dilencilikte kullanıldığı tespit edilmişse, bu tespiti yetkili Cumhuriyet savcılıklarına bildirerek suç ihbarında bulunması ve TCK kapsamındaki ‘çocukları dilencilikte araç olarak kullanma’ suçu yönünden ihbarda bulunması gerekir. Bu tamamen sınıfsal bir ayrım yaratmaktır. Esasen Ankara ve İstanbul’da son zamanlarda özellikle Suriye’den gelenlerin işsiz Suriyelilerin yığılmasından da kaynaklı çok büyük bir sıkıntı vardır. Şehirlerde rahatsızlık bu anlamda daha da büyümüştür. Ancak bunun çaresi toplama kampı değil ekonomik ve sosyal tedbirlerin alınması ve Suriyeli vatandaşların mülteci yada sığınmacı konumda olup olmadıklarının tespiti ile uluslararası anlamda bir çözümün bulunması gerekir.”TİPİK BİR NAZİ POLİTİKASIDIR
Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ise, şöyle konuştu:
“Kabul edilemez bir açıklama. Hiçbir şekilde hukuksal dayanağa bağlanamaz. Böyle bir düzenleme anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olacaktır. Melih Gökçek, yoksulluğun yaratıcısı olan ekibin içerisindedir. Yoksulluğu bu şekilde gözden uzaklaştırmak değildir çözüm. Son derece tehlikeli bir eğilim olarak görüyorum. Engellilerin ve hastaların yaşamdan ve gözden uzaklaştırılması tipik bir Nazi politikasıdır. 1930’ların Almanya’sını hatırlatıyor. Çok açıkça, faşist bir programdır ve derhal durdurulması gerekir. İnsanlığa karşı suçtur bu davranışlar. Yapacakları her türlü işin hem hukuksal hem de siyasal sonucunu kaldıramazlar. Hukuksal sonucu anayasal temel hak ve özgürlüklere ve uluslararası sözleşmelere muhakkak aykırı olacaktır. Siyasal olarak da karşılığı faşizmdir.”ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANI ALPER TAŞDELEN
DEVLET OLARAK EL ATILMASI GEREKİYOR
Soruna çözüm bulacağına inanmıyorum. Bu sorun tek başına belediyelerin de altından kalkabileceği bir sorun değil. Buna devlet olarak el atılması gerekiyor. İnsanların dilenecek duruma düşmesine neden olan koşulların ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu sayede soruna kalıcı bir çözüm bulunabilir. İnsanların dilenmelerine ihtiyaç kalmayacak altyapıyı oluşturduktan sonra, ihtiyacı olmamasına rağmen yurttaşların duygularını sömürerek bunu meslek haline getirenlere karşı cezai müeyyideler arttırılarak bu sorunun önüne geçilebilir.YENİMAHALLE BELEDİYE BAŞKANI FETHİ YAŞAR
İŞSİZLİK MAAŞI BAĞLANMALI
Uygulama insanlık onuruna ters ve yanlış bir davranış. Dilenerek hayatını sürdüren vatandaşlarımıza işsizlik ve yoksulluk maaşı bağlanırsa dilenciliğin çok önemli ölçüde azalacağına yürekten inanıyorum. Bunların yanı sıra halkımızın duygularını istismar edenlere de yasal tedbirlerin alınması zaruridir. Zabıtalarımızın ve polisimizin bu konuda yetkilerinin çok sınırlı olduğunu biliyoruz. Yasal bir düzenlemeyle yetki sorununun ortadan kaldırılmasıyla birlikte sokakta dilenenlerin cezai tedbirlerle önüne geçilebilir. Kaldı ki son 1, 1.5 yıldır Ankara sokaklarında dilenenlerin büyük çoğu yabancı uyruklu ve ülkelerini savaş nedeniyle terk etmiş kişilerdir. Bunun önüne ancak hükümetin dış politikasının içe yansımasına dair alacağı tedbirlerle geçilebilir.ANKARA /