Ertuğrul Özkök Hürriyet'teki yazısında, Taraf gazetesinin gündeme getirdiği "AKP'yi ve Fethullah Gülen'i bitirme planı" iddialarıyla ilgili Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'la yaptığı söyleşiye yer verdi. Başbuğ, Özkök'e konuyla ilgili önceki yazısından ötürü sitem ederken, söz konusu belgenin gerçek ya da sahte olduğu ortaya çıkması halinde neler yapılacağıyla ilgili ayrıntıları açıkladı.
Belge sahteyse ne yaparız görürsünüz
Sabah saatlerinde askeri savcılıkça yapılan açıklamayı okuyunca, herkesin aklına takılan soru benimkine de takıldı. "Böyle muğlak bir açıklama olur mu?" "Kanaatine varılmıştır" ne anlama geliyor? Bir belge ya sahtedir, ya da gerçek. Kamuoyu Genelkurmay'dan netlik beklerken, yine muğlak ifadelerle bir açıklama geliyor. Yanımda Ankara Temsilcimiz Enis Berberoğlu vardı. Direkt Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'u arayıp soralım dedik. Doğrusu böyle bir günde telefona çıkacağını beklemiyordum. Telefona çıkan yetkili, "Daha sonra arayacağız" dedi. Gerçekten de aradılar. Böyle kritik bir günde, kamuoyunun yakından takip ettiği bir olayı, konunun birinci derece yetkilisine sormak, gazeteci için en büyük şanstır. "AKP'yi ve Gülen'i yıpratmak için" hazırlandığı iddia edilen planla ilgili soruları bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a sordum. İşte cevapları.
NEDEN BU KADAR MUĞLAK İFADE KULLANIYORSUNUZ
Orgeneral Başbuğ, şu cümlelerle konuşmaya başladı. "Geçen cumartesi yazdığınız yazı bizi çok yaraladı. Size haber gönderdim, herhalde aldınız." "Acaba Bülent Arınç haklı mı" diye başlayan eleştirel bir yazı yazmıştım.
Ben de şunları söyledim: "Sayın Başbuğ, o yazıyı, ülkesinin ordusuna
gözbebeği gibi bakan, bu uğurda çok ağır eleştirileri göze alan bir gazeteci olarak yazdım, bunu biliyorsunuz değil mi?" "Evet onu bildiğim için sizi arıyorum. Buyrun sorun."
İlk sorum şu oldu: "Bugünkü açıklama yine çok muğlaktı. 'Kanaatine varılmıştır' diyorsunuz. Niye böyle muğlak ifadeler kullanıyorsunuz, var veya yok demiyorsunuz?"
O açıklama Genelkurmay'ın değil askeri savcılığın. İş mahkemeye intikal ettiği için, o ana kadar ellerindeki bilgi neyse ona göre açıklama yapıyorlar. Var veya yok diyebilmeleri için ellerinde bütün verilerin olması gerekir. O nedenle temkinli davranıyorlar.
BANA BU SORUYU BİLE SORMANIZ HAKARETTİR
"Ama kamuoyu merak ediyor. Gazetenin yayınladığı belgede adı geçen albay böyle bir çalışma yapmış mı, yapmamış mı?"
İlgili şahısların ifadeleri alındı. Kendilerine soruldu. Böyle bir çalışma yapmadıklarını söylüyorlar.
"Bürosunda, evinde bilgisayarlara bakıldı mı?"
Bütün bilgisayarlara el kondu. Yapılan bütün incelemelerde, teknik bir ize rastlanmadı. Yani o bilgisayarlarda böyle bir şey yazılmamış.
"En kritik soruya geliyorum. Komuta kademesinden, yani sizlerden böyle bir çalışma talimatı verildi mi?"
Bana bu soruyu sormanız bile abestir, hakarettir. Böyle bir talimat kesinlikle verilmemiştir.
"Öyleyse çıkıp neden kesin ifadelerle 'Yok böyle bir şey. Belge dedikleri şey sahtedir' demiyorsunuz?"
Olay mahkemeye intikal etti. On binde bir ihtimali bile dikkate alıp, çok temkinli konuşmamız doğru değil mi? Askeri savcılık kendi açısından incelemesini yaptı ve Genelkurmay'da böyle bir planın hazırlandığına dair somut hiçbir ize rastlamadı.
BUGÜN BİR KURYEYLE BELGEYİ GETİRTİYORUZ
"Öyleyse geriye ne kaldı?"
Gazetenin yayınladığı bir belge var. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda bulunduğu söylenen belge. Askeri savcılığın onu da görmesi gerekir ki, somut bir şey söylesin.
"O belge gelmedi mi?"
İstedik, bugün kurye ile gönderiyorlar. Askeri savcılık kriminal tetkikini yapacak.
"O inceleme sonunda muğlak olmayan, kesin ve net ifadelerle bir açıklama yapılacak mı?
Elbette yapılacak.
BELGE GERÇEK ÇIKARSA GEREKEN NEYSE YAPARIZ
"Ya belge gerçek çıkarsa?"
Silahlı Kuvvetler bu konuda çok ciddi ve şeffaftır. Gereken neyse onu yapacağız.
"Ya belge sahte çıkarsa?"
Ne yapacağımızı hep birlikte göreceğiz. Bütün Türkiye görecek.
"Ben bu planı gördüğüm zaman çok öfkelendim. Bu kadar feci ve deli saçması bir şeyi askerler hálá nasıl hazırlar diye düşündüm."
Konu yargıya itikal etti, ben bir şey söyleyemem. Ama sizin bu kanaatinizi paylaşıyorum.
"Başbakan'ın çıkışı hakkında ne düşünüyorsunuz?"
O siyasi konu, giremem.
KİMSE MERAK ETMESİN ASKERİ YARGI BAĞIMSIZDIR
"Bu incelemeyi askeri savcılığın değil, sivil savcılığın yapması gerektiğini söylüyorlar. Askeri savcılık işi örtbas edebilir endişesi var."
Kimsenin endişesi olmasın. Askeri yargı çok bağımsızdır. Geçmişte bunun çok örneği görüldü.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'la konuşmamız burada sona erdi. Samimi konuştuğu kanaatine vardım. Ama çoğu kişi gibi ben de çok muğlak ifadelerle açıklama yapılmasına takılıyorum. İnsan böyle kritik durumlarda daha net, daha tatmin edici açıklamalar bekliyor. Ama komutanın söyledikleri de yabana atılacak şeyler değil. İlerde zor durumda kalmamak için mümkün olduğunca temkinli konuşuyor. Son sözüm şu. Genelkurmay ve askeri savcılık bu incelemeyi süratle tamamlamalı ve kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamayı bütün belgeleriyle ortaya koymalıdır. Kamuoyu bu olayda şunu çok açıkça öğrenmelidir. Bu, askeri bir darbe planı mı? Yoksa sivil bir darbe planı mı?