Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor Yerel Haberler Teknoloji Kim Kimdir?
'Yeni Kamu Binalarına Yeşil Sertifika Zorunluluğu Geliyor
"Yeni Kamu Binalarına Yeşil Sertifika Zorunluluğu Geliyor
Dijital Terörizm Milli Güvenlik Sorunu, Herkes Sorumluluk Almalı
Dijital Terörizm Milli Güvenlik Sorunu, Herkes Sorumluluk Almalı
Erdoğan:UCM’nin Kararı, İnsanlık Adına Büyük Bir Adım
Erdoğan:UCM’nin Kararı, İnsanlık Adına Büyük Bir Adım
Tekin, Öğretmenler Günü'nde Mesleki Düzenlemeleri ve Eğitimdeki Değişimi Anlattı
Tekin, Öğretmenler Günü'nde Mesleki Düzenlemeleri ve Eğitimdeki Değişimi Anlattı
İŞKUR Aday Havuz Sistemiyle 50 Bin İş Arayana Ulaşıldı
İŞKUR Aday Havuz Sistemiyle 50 Bin İş Arayana Ulaşıldı
HABERLER>GÜNDEM
23 Eylül 2009 Çarşamba - 11:08

Rektörlükten koğuş ağalığına

Ergenekon davasından tahliye olan Yurtkuran: Cezaevi, hastaneden daha iyi.

Rektörlükten koğuş ağalığına

Kalp ve kanser rahatsızlıklarıyla mücadele ederken Ergenekon davası kapsamında tutuklanan ve uzun bir sürecin ardından tahliye edilen eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, “İnsanlar ‘Cezavinden kaçmak için hastaneye yatıyorlar’ diye suçluyor. Oysa hastanede küçücük odada başınızda jandarmalar bekliyor” dedi.

Eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, 74 gün kaldığı Silivri Cezaevi’ndeki çarpıcı anılarını Milliyet’e anlattı. Yurtkuran, eski 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay ve gazeteci Mustafa Balbay’la birlikte paylaştığı koğuşta ağa seçilmesini, ilk koğuşlarında komşuluk ettikleri serçe ailesiyle ilgili gelişmeleri gardiyanlardan öğrenmelerini, en büyük desteği CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan gördüklerini anlatırken, “İnsanlar ‘cezavinden kaçmak için hastaneye yatıyorlar’ suçlamasında bulunuyor. Cezaevindeki koğuşlar, hastaneden çok daha iyi. Koğuşta arkadaşlarınız var, rahat yerde yaşıyorsun. Hastanede küçücük odada başınızda jandarmalar bekliyor, refakatçiniz bile yok” dedi.

Radyoterapi görecek


10 Mart 2009’da kanserli olan sol testisini aldıran Yurtkuran, 17 Nisan’da Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanmıştı. Ailesi ve avukatları, Yurtkuran’ın kanser olması ve kalp damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle üç kez tahliye talebinde bulunmuşlar ancak talepleri reddedilmişti. Milliyet Yurtkuran’ın tahliye edilmemesini 20 Haziran’da “Silivri’de kanser cezası” ve 21 Haziran’da “Tek kelimeyle kapıda kaldı” başlıklarıyla manşete taşıdı. Yurtkuran, 24 Haziran’da baypas ameliyatı oldu, 25 Haziran’da ise tahliye edildi. Yurtkuran şimdi kanser tedavisi kapsamında radyoterapi görmeye hazırlanıyor.

‘Koğuş ağası seçildim’

Cezaevinde yaşadıklarını kâğıda da döken Yurtkuran’ın kendi ifadeleriyle yaşadığı ilginç anılardan bazıları şunlar:

“Silivri’deki koğuş ortamı çok moderndi. İlk gün TV kuruldu, buzdolabı satın aldık. Koğuş 2 katlıydı. 70 metrekare ortak alan, gökyüzünü gördüğümüz, volta attığımız 70 metrekarelik koğuşumuza özel dış alan vardı. İlk günden beri Ferit Bernay’la beraberdik. Benim son günümde Mustafa Balbay geldi. Son gece geç saate kadar sohbet ettik. En yaşlı ben olduğum için koğuş ağası seçildim. Koğuşta disiplin kurmuştum. Sabah kalktıktan sonra yapılan yürüyüşte yeme içme yok. 10.00’da kahvaltı ve gazeteler. Öğle saatlerinde iki saat okuma ve bilimsel çalışma..

‘Depresyona karşı hikâye’

Ferit Bernay çok olumlu bir insan, her olaya olumlu bakabiliyor. Bazen sabahları üzüntülü, depresyonlu kalktığım zaman Ferit hemen bir hikâye anlatıyor. Ortamı yumuşatıyor. Çok yürüyorduk. Tam anlamıyla volta atıyorduk. Cezaevinde tespih de çektim, çıkarken arkadaşlara bıraktım.

‘Gardiyanlar üniversite mezunu’

Cezaevinde gardiyanlardan doktorlara kadar hiçbir görevliden üzücü muamele görmedik. Gardiyanlar üzgün olduğumuzu duyunca hemen gelip moral veriyorlardı. Büyük bölümü üniversite mezunuydu.
Herkes gayet adil ve kibardı. Bütün bunlara rağmen her sabah yataktan kalkışınız depresyonlu oluyor. Her akşam bir gün daha geçti diye seviniyorsunuz.

‘Serçe ailesi komşumuz oldu’

İlk yattığımız koğuşun avlusuna bir serçe ailesi yuva kurdu. En büyük mutluluğumuz o aileyi izlemek oldu. Tam yavruları çıkacağı sırada başka koğuşa nakledildik. Serçeleri merak ediyorduk. Gardiyanlara serçelerin ne olduğunu sorduk. Onlar bize serçelerin son durumunu izleyip aktarıyorlardı.

‘Perinçek’i cezaevinde gördüm’

Açık görüş için hizaya girip öyle yürüyorsun. Doğu Perinçek’i, Muzaffer Tekin’i, Sedat Peker’i, Gürbüz Çapan’ı ilk kez orada gördüm. Yürürken selamlaşıp konuşuyorduk. Gürbüz Çapan bizi gördüğünde gülerek ‘Daha sizi bırakmadılar mı?’ diye şakalaşıyordu.

Cezaevi dedikodusu “Af”

Askerdeki erken terhis dedikodusu gibi cezaevinde de sürekli af dedikodusu dolaşıyordu. Uyuşturucu gibi suçlardan uzun süre ceza alanlar hep ‘Af çıkacakmış’ diyordu. ‘Hocam, Abdullah Gül emir vermiş affedin bu çocukları demiş. Siz ne dersiniz hocam?’ diyorlar ve buna inanıyorlardı.

Silivri-Haseki 5.5 saat

Cezaevinde geldiğimde zaten hastalıklarım vardı. 3 hafta sonra sırtımdaki ağrılar dikkatimi çekmeye başladı. Ferit hemen ‘Hocam ovayım geçer’ diye moral veriyordu. Daha sonra doktorlar, hastaneye sevkimin gerektiğini söyledi. Cezaevi araçları çok kötü, içinde üç hücre var. Silivri’den Haseki’ye 5.5 saatte gidiliyor. Şoför kontağı kapatırsa hücreler cehennem gibi oluyor. Hastanedeki mahkûm koğuşu koşulları da çok katı. Küçücük bir odada jandarmalarla geçiyor.

‘Yakınlarım korkudan cep telefonlarından numaramı silmişler’

“Cezaevi, gerçek dostla, dost geçineni ayırma fırsatı verdi. Rektörlük yaptığım 8 yıl boyunca çok yakınımda duran kişiler, tutuklanınca korkudan cep telefonlarından ismimi sildiklerini, bu nedenle arayamadıklarını söyledi. Diğer yandan da tekerlekli sandalyeyle zorlukla ziyaretime gelen işadamı Asım Kocabıyık gibi arayan çok insan oldu. Cezaevine girdikten sonra en çok CHP Genel Başkanı Deniz Baykal sahip çıktı. Milletvekillerini gönderdi, ‘İsteğiniz var mı’ diye sordurdu. Her hafta grup toplantısında bizden bahsetti.”

 
G.Saray’da Ball bombası!
 
Başkana 'solcu heykel' çağrısı
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Başbuğ: Şahın ordusu değiliz
Başbuğ: Halkımızın bir bölümünde tedirginlik var. ‘Bölünecek miyiz?’ diye soruyorlar!
Haberal'ın AKP pişmanlığı
AKP'nin kuruluş sürecinde kendine ait otellerde yaptığı toplantılar Haberal'ı pişman etti.
Behiç Kılıç: TÜRK AÇILIMI istiyoruz
Türkiye'de açılım rüzgarları eserken, açılıma tepki gösteren cepheden ...
 
Babacan: Başbuğ bizim için büyük bir şans
'MGK'lar eskisine göre daha rahat' diyen Dışişleri Bakanı Ali Babacan, ...
Bilal Erdoğan da ticarete girdi
Kemal Unakıtan'ın oğlunun gıda sektörüne girerek kısa sürede İSO 500 listesine ...
Kanı annesiyle temizlemiş
Cem Garipoğlu ifadesinde annesinin sorusu karşısında kustuğunu anlattı.
 
Otopsiyle çelişen ifadeler
Otopsi raporunda Münevver Karabulut'un başının ‘sağken’ kesildiği belirtilmişti.
Skandala bakanlıktan onay
Cumhuriyet'in dinlenmesini “savcının delil toplama yetkisi” olarak nitelendirdiler.
Cevapsız kalan sorular
Münevver'in katil zanlısı Cem'in teslim olmasının ardından şu sorular ortaya çıktı:
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri