BDP'nin, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması reddedildi.
BDP'nin kendisi hakkında verdiği Gensoru önergesi üzerinde konuşan Şahin, BDP'nin söylediklerinin kendileri açısından doğru olduğunu ifade ederek, ''Onların ne söylediğini tersten okursak, doğruyu bulma gibi bir formülümüz ve şansımız var. Ancak MHP ve CHP'nin aynı izden giderek burada sunuş yapmasını da yüce millete havale ediyorum'' diye konuştu.
Ülkede yürütülen terörle mücadeleden AK Parti seçmeni ve tabanı olduğu kadar MHP ve CHP seçmeninin de çok memnun olduğunu kaydeden Şahin, ''BDP'ye oy verenlerin de önemli kısmı bundan memnundur, rahattır, huzur içindedir. Kepenkler açılmaktadır, sokaklarda hür gezilmektedir. Geceleri evlerin kapıları vahşice çalınamamaktadır. Gençler, çocuklar kandırılıp dağa götürülememektedir. Millet terörle mücadeleden memnundur'' diye konuştu.
BDP'nin hayalinde bir yapı bulunduğunu, o yapıda birilerinin hakimi etkilemesinin, polisin kanun dışı eylemler yapmasının mümkün olduğunu kaydeden Şahin, şöyle konuştu:
''O yapıda ne hukuk ne de kanun vardır. Birilerinin keyfiliği keyfi vardır, o yapıda 21. yüzyıl feodal bir yapısı vardır. O sözde yapıda bir paralel devlet vardır. Yargı vardır, sözümona halk mahkemeleri vardır. Çakma komünizmi 21. yüzyıla taşımak vardır, o yapıda halk mahkemeleri, yürütme, yargı, yasama vardır. O yapının yürütmesinde ideolojik alan merkezi, siyasal alan merkezleri, sosyal alan merkezleri, ekonomik alan merkezi, vergi kuruluşları, vergi ajanları, vergi çeteleri, öz savunma alan merkezleri vardır. O yapıda ilçe, belde, mahalle meclisleri, komünler vardır. O yapının ana sözleşmesine göre siyasal partiler, dernekler vardır. İşte organik yapı içerisinde bir Türkiye derdi, bir Türkiye belası vardır karşımızda. KCK ile yapılan mücadele, bu milletin belasına karşı verilen bir mücadeledir. Evet organiktir.''
BDP'lilerin kendisine tepki göstermesi üzerine Şahin, ''Organik değilseniz niye gensoru veriyorsunuz, niye bağırıyorsunuz, KCK operasyonları sizi niye rahatsız ediyor?'' dedi.
Şahin, Aysel Tuğluk ve Selahattin Demirtaş'ın konuşmalarından örnekler vererek, ''Organik yapıyı anlatıyorum. Bakın bir başka organik bağ;Sayın Başbakan terör eylemlerine karşı herkesin tavır almasını defaatle çağrı yaptı. MHP, CHP, AK Parti her zaman terör olaylarına karşı tavrını ortaya koydu ama bir parti var ki, o tavrı bir türlü kuramadı. Organik bağ var mı, yok mu bunu milletin ve vekillerin takdirine bırakıyorum'' diye konuştu.
Bakan Şahin, bu yapının eğitim ayağı, aydınlanma ayağı bulunduğunu belirterek, aydınlanma ayağında siyaset akademileri olduğunu söyledi.
BDP'li Hasip Kaplan'ın ''Büşra Hanım ile ilgili belgeyle konuş, ispatla yoksa sen müfterisin'' demesi üzerine Şahin, ''Siyaset akademesi, bizzat terörist başının talimatları çerçevesinde, örgütsel eğitim merkezlerinin kurulması olarak gerçekleşmiştir. Siyaset akademilerinde verilen dersler, kırsalda PKK'ya verilen derslerin devamı niteliğindedir ve KCK kadrolarına üst düzey yönetici yetiştirilmektedir'' dedi.
"EMİR BÜYÜK YERDEN OLUNCA..."
Şahin, siyaset akademilerinin kadro yetiştirme faaliyeti olarak hayata geçtiğini kaydederek, ''Emir büyük yerden olunca tüzükte de var olan akademiler hayata geçiyor ama evlere şenlik. Bu siyaset akademileri kadro yetiştirme yeri olarak faaliyete geçiyor. Soruyorum; parti çatısı atında kurulan siyaset akademileri BDP'nin çalışması mı yoksa örgütün, terörist başının talimatıyla kurulan birer fesat yuvası mıdır? Bilimi, akademi adını, eğitim hakkını kimse bu ülkeyi bölme eğitiminin yeri olarak kullanamaz' diye konuştu.
BDP'li Kaplan'ın kendisine laf atması üzerine Şahin, ''Sen de verdin, sen de onun içindesin ki verdin. Aferin sana. PKK kamplarındaki müfredatın aynısı siyaset akademisinde. Bu derslerde açıktan PKK propagandası yapılmaktadır. Dinler tarihi dersinde, çok özür diliyorum, terörist başı Öcalan peygamber olarak gösterilmektedir'' dedi.
Şahin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'İslam dinin uydurma din olduğu söylenmekte, Kürtlerin dini olacaksa bunun ancak Zerdüştlük olacağı anlatılmaktadır. İslam dinine ve Türkiye'ye hakaret edilmekte, bağımsız kürdistan kurulmasına yönelik hayaller, projeler aktarılmaktadır. Dahası var; 'aman bu notları almayın, yakalandığınızda kanuna göre suç olan bu notları yanınızda bulundurmayın' taktikleri verilmektedir. Böyle bir siyaset akademisinde ders verenler, derse gidenler devlet tarafından takip sonucu suçlu görülenler, suç deliline rastlananlar, gözlem altına alınıp sorgulandığında feryatlar basılmakta. Bana, 'bir profesör bir kadın tutuklanır mı?' diye soruluyor. Cevap veriyorum: Kadın olduğu, profesör olduğu için tutuklanmıyor. 15-20 bin profesör var bir tanesi tutuklanabilir, kaymakam, öğretmen tutuklanabilir. Var mı itirazınız? Dersimiz siyaset, konumuz ayaklanma eğitimi yapıyorsa birisi, Ersanlı hanımefendinin 80 öncesi gençlik yıllarına yolculuk yapmanızı tavsiye ediyorum. Hangi suçtan, hangi faaliyetten yattığını, akrabalarının kim olduğunu, eniştesinin bir başka faaliyetten tutuklu olduğunu, bir başka sevdanın yolcusu olduğunu araştırırsanız görürsünüz.''
"NE ZAMAN ANLAYACAKSINIZ?"
Bu yapının Türkiye'de önemli ve ciddi olduğunu ifade eden Şahin, CHP'li bir milletvekilinin kendisine, ''Gereğini yap'' diye laf atması üzerine, ''Gereğini yaptığım için buradayım'' karşılığını verdi.
Şahin, konuşmasını şöyle tamamladı:
'Bu yapı Güneydoğu insanının, sözüm ona Kürt kardeşlerim üzerinden götürülen bir kandırmaca, zorba, zülüm yapısıdır. 30 yıldır vardır. Daha önce bu bölgede feodal yapı vardı; ağalar, şeyhler vardı. Onların rolünü bir başka feodal yapı kaptı. Sözümona halkı savunma adına yaptı, bir sistem kurdu. Ekonomik ayağı da var; kaçakçılıktan insan ticaretine, uyuşturucudan silah ticaretine kadar her şey var orada. Bir pembe dünya var orada. Bir esaret ve bir de saadet zinciri var orada. Birileri mutluluk içinde birilerinin kanını akıtıyor. Fakir insanlar ya kandırılıyor, ikna ediliyor ya da zorlanıyor. Devam eden süreç var. Oyunu bozmak istiyoruz ve bozuldu oyun. Halk anladı artık. Muş'taki Sezen Arslan'ın babası Türk bayrağını dikti, 'ede bese (yeter artık)' dedi. Ne zaman anlayacaksınız? Deniz otobüsünün kandırılmış, zavallı, beyni yıkılmış teröristi 12 saat mücadeleden, ikna turundan sonra etkisiz hale getirilerek 24 insanın canı kurtarıldı. Amaç neydi? Eline tutuşturulmuş kağıtlar, beynine zehirlenmiş bir takım fitne fesat fikirler, işte İmralı kutsaması yapılmış. Peygamber denilen kişiye inanmasın mı Mensur Güzel? Kerametlere inandırılmış.''
Genel Kurulda, Şahin'in konuşmasının ardından tartışma yaşandı. BDP'li Hasip Kaplan ve bazı milletvekilleri, Şahin'in oturduğu komisyon sıralara doğru laf atarak yürümek isteyince, AK Parti'li çok sayıda milletvekili oraya yöneldi. Başkanvekili Güldal Mumcu, Genel Kurulda milletvekillerinin birbirinin üzerine yürümesi üzerine, birleşime ara verdi. Tartışma arada da sürdü.
"KADIN ŞİDDETİ"
TBMM Genel Kurulunda İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında verilen Gensoru görüşmelerinde ''kadın şiddeti'' tartışması yaşandı.
BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in hakkında verdikleri Gensoru önergesinin görüşmeleri sırasında, Şahin'in partisini ve ona oy verenleri ''dinsizlikle'' suçladığını savundu.
Kaplan, bu ''kaba ve yaralayıcı'' söz dolayısıyla TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu'dan Şahin'e kınama cezası vermesini istedi.
Kaplan, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş'ın, BDP Grubu önüne gelerek ''tehditte'' bulunduğunu da ileri sürdü.
Bunun üzerine söz alan Elitaş, ''Ben sizi tehdit etmeye gelmedim. 'Bana bağıramazsınız, burası dağ değil' dedim'' diye konuştu.
TBMM mensuplarının millete hizmet etmekle görevli olduğunu belirten Elitaş, ''Kandil'den emir alarak, KCK'dan talimat alarak değil'' dedi.
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, bugün TBMM'nin misyonu ve ruhuna yakışmayacak görüşmeler yapıldığını ifade etti.
MHP'nin Gensoruya 'ret' vereceğini dünden ilan ettiğini belirten Şandır, ''Sayın Bakan MHP'yi, BDP'nin yoluna gitmekle suçladınız. Bu hakkınız da değil haddiniz de değil'' dedi.
Şandır,''Rüzgar eken fırtına biçer. Bu ülkeyi siz bu hale getirdiniz'' diye konuştu.
"KINAMA CEZASI VERİLSİN"
Daha sonra söz alan BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, şunları söyledi:
''Bugün bu parlamentoda, bu çatı altında kadın şiddeti yaşandı, hem de bir kadından. Sayın Ayşenur Bahçekapılı tarafından bir şiddet gerçekleştirildi. Kadına yönelik şiddet gününde, hem Sebahat hanıma hem de bana karşı fiili saldırıda bulundu. Sayın Başkan önce Sebahat hanımı iteledi, 'Niye buraya geliyorsun, buraya gelmeye hakkın yok' diyerek beni de iteledi ve yerime gönderdi. Sayın Bahçekapılı, bu Mecliste ilk defa bir kadından şiddet görüldü, onu da siz gerçekleştiriniz. Sizi tebrik ediyorum, kutluyorum. Sayın Başkan, Sayın Bahçekapılı'yı bu konuda özür dilemeye davet ediyorum ve kendisine kınama cezası verilmesini talep ediyorum.''
Bunun üzerine söz alan Bahçekapılı ise ''Ben özür dileyecek hiç bir şey yapmadım'' dedi.
''Eğer buradaki milletvekili arkadaşlarım benim grup başkanvekilime hücum edip onu oradan kovarsa, ben grup başkanvekilimi kadın veya erkek olduğuna bakmaksızın korurum. Çünkü onu önce arkadaşım olarak görürüm'' diyen Bahçekapılı, şunları kaydetti:
''Eğer bu Mecliste benim grup başkanvekilimi BDP Grup Başkanvekili oradan kovarsa ve arkalardan gelen bir bayan milletvekili de aynı şekilde grup başkanvekilime şiddet gösterirse, ben bu olaya müdahale ederim. Bunu da her zaman yaparım. Bu Mecliste kadın şiddetinden bahseden arkadaşlarıma derim ki; kadın şiddetini eleştiriyorsanız, bir anneye yapılan şiddeti, 4 tane kadına bomba atılarak gösterilen şiddeti, kadınlara silahlarla yapılan şiddeti de eleştirin. O zaman sizin samimi olduğunuza inanacağım. Silahların ve bombaların karşısında olun, ondan sonra konuşalım.''
TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu da ''Şiddeti Genel Kurulda olumlamak tasvip edilebilir bir durum değildir'' dedi.
Bu şekilde konuşmaların Genel Kurulun bundan sonraki çalışmalarını olumsuz etkileyeceğini dile getiren Mumcu, ''Hepinizden rica ediyorum: Bu davranışları hep birlikte kınamanızı rica ediyorum. Ben burada kınıyorum ve bunların bir daha tekerrür etmemesini diliyorum. Bütün grup başkanvekillerinden, kadın olsun erkek olsun, şiddeti tasvip edici şekilde konuşulmasını da şahsen kınıyorum ve bu Meclise yakıştıramıyorum'' diye konuştu.
BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ''Sayın Bakan Kürtlerin inançlarına hakaret etti. İnsanların inançlarına saygısızlık etmeyin'' dedi.
Mumcu, İçişleri Bakanı Şahin'e ''dinsizlik konusunda özür dilerseniz, maksadınızı aşmış olduğunuzu düşünüyorum'' diyerek söz verdi.
Şahin de, ''Kürt halkı dindardır. Dini için canını veren kardeşlerimin dinsiz olduğunu söyleyecek kadar insafsız şekilde bir kez daha gerçek yüzlerini gösterdiler. Kürt halkına kurban olsunlar. Kürt halkının dini üzerinden istismar yapmayı artık bıraksınlar'' dedi.
Şahin, ''Kürt halkını cebren köleleştirme hareketi. Aynı zamanda kendisi de bir esaret altında. 'Hasip Kaplan Gensoru ver', verilecek, 'çek', çekilecek, 'olmadı Gensoru verilecek', emir kulu bir yapı'' diye konuştu
BDP milletvekillerinin söz istemlerine karşın Mumcu, konunun yeterince tartışıldığını belirterek söz vermedi