T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleri ile Sultanbeyli Belediyesi tarafından gerçekleştirilen Sultanbeyli Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda 2’nci gün tamamlandı. Ulusal Yarışma kapsamında, Muhsin Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nde pandemi kurallarına uygun olarak kısa film yönetmenlerinin katılımıyla gerçekleştirilen gösterimlerin yanı sıra Hakan Karsak ile “Bir Oyuncunun Serüveni” söyleşisinde de başarılı isim oyunculuk serüvenine dair merak edilenleri sinemaseverlerle paylaştı.
Yılın dikkat çeken yerli kısaları seyirciyle buluştu
Festivalin Ulusal Yarışma kategorisinde yer alan Büşra Bülbül’ün Çamaşır Suyu, Ege Karakurt’un Düdük, Mehmet Oğuz Yıldırım’ın Lekesiz, Emre Sefer’in Mahallenin Bazı Kedileri ve Yeşim Tonbaz’ın Münhasır filmlerinin gösterimi dün saat 14.00’te gerçekleştirildi.
“Karamsar bir hikayeyle daha gerçekçi bir sinema dili yaratmak istedim”
Gösterimlerin ardından ilk soru cevap etkinliği Çamaşır Suyu filminin yönetmeni Büşra Bülbül’ün katılımıyla gerçekleşti. Apartmanda temizlik yapan bir kadının hikayesini anlattığı filmine dair ilk olarak “Filmin hikayesi nasıl ortaya çıktı?” sorusuna cevap veren Bülbül: “Gündelik yaşamda Sibel gibi birçok kişiyle karşılaşıyoruz ama onun hayatına çok fazla değinmeyiz, çamaşır suyu da herhangi bir yere değdiği zaman iz bırakır ve o izden duyduğumuz rahatsızlık hissi, Sibel’e karşı hissettiğimiz duygu diye düşündüm ve böyle bir film yapma ihtiyacı hissettim” diye cevap verdi. Kendi dertleri ön planda olan apartman sakinlerinin merdiven silen Sibel ile iletişim kursalar dahi aralarında saydam bir perde olduğunu belirten Bülbül, apartman sakinlerinin yaptıkları yardımların dahi filmin anlatımında başka anlamlar ve okumalar barındırdığını ifade etti. Eşiyle beraber uzun metraj film projelerine yapımcılık yaptığına değinen Büşra Bülbül, kariyerinde ilk defa bir kısa film çektiğini ve bununla karamsar bir hikaye anlatarak daha gerçekçi ve belgesele yakın bir sinema dili yaratmak istediğini ifade etti.
“Soyut bir kavramı kurgunun içine oturtmak zor oldu”
Gösterimlerin bir diğer soru cevap etkinliği ise Münhasır filminin yönetmeni Yeşim Tonbaz ile yapıldı. Söyleşiye filmin hikayesinin nasıl ortaya çıktığı sorusuna cevap vererek başlayan Tonbaz, “Daha önceki filmimde yer alan karakterlerin hikayesine yer vermek ve aynı zamanda burada da tek bir insanın hikayesine odaklanarak biriciklik kavramından yola çıkarak bir hikaye anlatmak istedim” dedi. Ölen kızının ardından cenaze sonrası elinde kalan bir paketle arayışa giren bir annenin hikayesini filmine taşıdığını anlatan Tonbaz, bir insanın varlığı ile yokluğu arasındaki o farkı aktarabilmek adına böyle bir hikayeyi anlatma ihtiyacına girdiğini ifade etti. Yönetmen ayrıca filmini çekerken soyut bir kavramı bir kurgunun içine oturtmanın zor olduğunu ve uzun düşünceler sonrası aklına gelen fikirle filmini oluştuğunu söyledi. “Filmlerim genellikle kurduğum hikayelerin karanlığından çıkıyor” diyen Tonbaz, film öncesi uzun bir çalışma süreci yaptıklarını söyleyerek performansından dolayı da başrol oyuncusu Gonca Cilason’a teşekkür etti. Bu yıl ilk defa gerçekleştirilen yarışma hakkında da görüşlerini paylaşan yönetmen, kısa film gösterimlerinin daha geniş kitlelere ulaşması açısından bu tip organizasyonların belediyeler tarafında yapılmasının önemine vurgu yaptı.
Festivalin Ulusal Yarışma kategorisinde yer alan Bayrak’ın Cemile, Öykü Orhan’ın Paydos, Fırat Onar’ın Perdeler, Ahmet Keçili’nin Seval ve Orhan Umut Gökçek ile Şeyma Gökçek’in Son filmlerinin gösterimi de dün saat 16.30’da gerçekleştirildi. Gösterimlerin ardından sahneye çıkan film ekipleri seyircilerden gelen soruları yanıt verdi.
“Filmin çekim takvimini Seval’in duygusal dönemlerine göre belirledim”
Kısa film gösterimlerinin son söyleşisi de Seval belgeselinin yönetmeni Ahmet Keçili ile yapıldı. “Seval ile yolunuz nasıl kesişti? Bunu belgesel yapma kararı nasıl aldınız? Soruları ile başlayan söyleşide Keçili, “Seval ablanın yeğeni bir gün onun hikayesinden bahsetmişti. Teyzesinin cezaevinde dünyaya geldiğini anlattıktan sonra çok etkilendim” dedi. Hikayeyi dinledikten sonra kısa sürede hazırlıklarını yaptığını ve çekeceği belgeselin hayalinin zihinden canlandığını belirten Keçili, sürecin başında bazı zorluklarla karşılaştığını da itiraf etti. Belgeseli çekmek için temasa geçtiğinde aileden ilk olarak izin alamadığını ama olayın üstüne gidip aileden birkaç fotoğraf isteyince yolunun açıldığını ifade etti. Filmin çekimleri için Seval’i görmeye gittiğinde daha önce hayatında hiç böylesine bir ortamla karşılaşmadığını da söyleyen yönetmen, “Seval’in buhran zamanlarını en iyi şekilde yansıtabilmek adına da film takvimimi ona göre belirledim” dedi.
Hakan Karsak ile “Bir oyuncunun serüveni”
Günün son etkinliği ise yarışmanın Ulusal Yarışma Jüri Üyesi oyuncu Hakan Karsak ile gerçekleştirilen Hakan Karsak ile “Bir Oyuncunun Serüveni” söyleşisiydi. Yarışmanın danışmanlığını üstlenen Suat Köçer’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen söyleşide sinemaseverlerle buluşan Hakan Karsak, oyunculuk serüvenine dair merak edilenleri cevapladı.
“Benim için en zor kısım bir vasfı oynamak”
Söyleşiye ekranların reyting rekorları kıran dizisi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’a dair soruları cevaplayarak başlayan Hakan Karsak, 30 yıldır sinema ve tiyatroda yer aldığını fakat dizi sektörüne geç giriş yaptığını itiraf etti. Oyunculuğu her zaman bir meslek olarak kabul ettiğini de ifade eden başarılı oyuncu, “Ahmet’i Ayşe’yi oynamak çok kolay oluyor. Burada benim için en zor kısım bir vasfı oynamak, bir vasıfla anılıyor olmak. Tabi böyle olunca da işin seyri değişti. Dışarıda kim ‘Enişte’ diye bağırsa dönüyorum hemen” dedi.
“Oyunculuk omurganızı doğru şekillendirirseniz hiçbir şey sizi bozamaz”
Söyleşide “Popüler dizilerde oynamak oyunculuğu bozar mı?” sorusunu da yanıtlayan Hakan Karsak, “Oyunculuk anlamında söylüyorum; omurganızı doğru şekillendirdiğiniz sürece bir şeyin sizi bozacağını düşünmüyorum. Evet popüler dünya zor bir dünya birdenbire herkes tarafından tanınıyorsunuz ve algınız değişebilir ama bunu meslek olarak kabul ederseniz bunun sizi bozacağını düşünmüyorum” dedi. Genç oyunculara da tavsiyelerde bulunan tecrübeli isim, yolun henüz başındaki isimlere kendilerini içsel olarak manipüle etmemelerini, başkalarının hayatlarına bakmamalarını ve hedeflerini minimalde tutarak bir bütün oluşturmalarını söyledi.
“Türkiye’de adı sektör olan sinema ve diziyi endüstriye çevirebiliriz”
Pandemiyle birlikte büyük bir hızda değişim gösteren dijital mecralar ve sinemanın geleceği de Hakan Karsak’ın görüşlerini belirttiği konulardan biriydi. “Sinemayla dijital neden ayrılıyor? Neden aynı anda yürüyemesin? Bence ikisi aynı anda aynı kulvarda hareket ederlerse seyirci de çok güçlü içeriklerle karşılaşabilir. Elimizde böyle büyük bir şans varken Türkiye’de adı sektör olan sinema ve diziyi endüstriye çevirebiliriz” diyen Karsak, dijital platformların sektördeki birçok kişiye de iş kapısı araladığını ve sektörün genişlemesine katkı sağladığını ifade etti.
“Hakan Karsak’tan 3 tiyatro oyunu ve bir uzun metraj müjdesi”
Bu yıl ilki düzenlenen Sultanbeyli Uluslararası Kısa Film Yarışması’na ve burada yapmış olduğu jüri üyeliğine dair de görüşlerini paylaşan Hakan Karsak, kısa filmlere ilgisi ve desteğinden bahsetti. Kısa film yönetmenlerine maddi ve manevi anlamda sürekli destek verdiğini ve en büyük hayallerinden birinin sadece kısa film ve belgesel gösteren bir sinema açmak olduğunu anlatan Karsak, gelen gelirin de yine kısa film ve belgesel çekmek isteyen kişilere aktarmak istediğini ifade etti. Başarılı oyuncu pandemi sürecinde 3 adet tiyatro oyunu yazdığını ve bunları da yeni tiyatro sezonunda sahnelemek istediğine değinerek, ayrıca yazmış olduğu bir uzun metraj film senaryosunun da yakın zamanda filme çekileceğini müjdeledi.
Yarışmada ödüller sahiplerini buluyor
Sultanbeyli Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda sona eren film gösterimlerinin ardından kazanan isimler jüri üyeleri tarafından belirlendi. Ödülleri kazanan isimlerin açıklanacağı yarışmanın ödül töreni bu akşam (17 Haziran) İstanbul Sinema Müzesi projesi kapsamında restore edilen Atlas Sineması’nda gerçekleştirilecek.
Hibya Haber Ajansı