Çankaya Belediyesi, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü nedeniyle sempozyum düzenledi. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde moderatörlüğünü Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcısı Erdal Kurttaş’ın yaptığı sempozyuma, Hürriyet Gazetesi Bölge Koordinatörü Yaşar Sökmensüer, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Bilgili, Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Veteriner Hekimliği Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. R. Tamay Başağaç Gül ve Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Burcu Baydemir Kantarcı katıldı.
Sempozyumda, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması planlanan değişiklikler tartışıldı.
Yaşama hakkı olan canlı
Açılış konuşmasını yapan Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, yeni yasanın tüm sokak canlılarını ‘yaşama hakkı’ olan bir canlı olarak görecek düzenlemeyle kabul edilmesini umduğunu belirterek, Çankaya Belediyesi Sahip Sokak Hayvanları Barınma ve Rehabilitasyon Merkezi’nin hayvanları koruma yönünde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu vurguladı. Tanık, merkezde çalışanların özveri ile sokak canlılarının bakımlarını üstlenmelerinin insanlık adına önemli bir adım olduğunu ifade etti.
Tür ayrımcılığı büyük suçtur
Konuşmasına farklı insanların, farklı canlıların, farklı hayatların kıymetini çocuk yaşlarda, Sait Faik’in hikayelerinden öğrendiğini belirterek başlayan Sökmensüer, şunları söyledi:
“Çocukluğumda hayvan sahiplenmek diye bir şey yoktu. Onlar mahallenindi. Köpekler her oyunun gönüllü katılımcısı olurdu. Mahallenin sütçüsü kedi payı olan sütü bırakmadan mahalleden ayrılmaz, kasaplar köpeklerin payları olan kemikleri vermeden evlerine gitmezdi. Küpeleme falan da yoktu elbet, hepimiz sahip çıkardık.
Tür ayrımcılığı, insanların başka canlılara sırf insan olmadığı için kötü, adaletsiz davranması 21. yüzyılın en yaygın ama en örtülü suçlarından birisidir. Yasa bu haliyle hayvanları işlevlerine göre metalaştırıyor. Metalaştırılan bir şeyin üzerinden adalet, eşitlik, vicdan, sevgi kavramlarından bahsedemeyiz. Sokakta yaşayan hayvanların sayısı, onları toplayarak azalmamalı. Sahiplenme toplumsal bir refleks haline gelmeli. Sadece evde ona bir yer açarak değil, mahallede, işyerinde onları sahiplenmek, yaşatmak mümkün. Binlerce insan yasa tasarısı için sokaklara döküldü. Tasarının ana arızası, koruma kavramına sıkışması ve başka canlıların da bizim gibi hakları olduğu yaklaşımını taşımamasıdır. Öyle olunca başka canlılara da adaletli davranma ilkesinin uzağına düşmektedir.”
Hayvan hakkı kentli hakkıdır
Bu yıl diğer yıllardan farklı bir şekilde bu günü ele aldıklarını belirten Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Erdal Kurttaş, Hayvan Hakları mücadelesinin tarihi gelişiminden söz etti. Hayvan haklarının tarihi geçmişine ve ötenazi uygulamalarına değinen Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Veteriner Hekimliği Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. R. Tamay Başağaç Gül, “Hayvan haklarında en büyük sorumluluk veteriner hekimlere düşüyor. Sırf sahipleri istiyor diye, tırnakları sökülen, ses telleri alınan hatta uyutulan hayvanlar var” dedi.
Burcu Baydemir Kantarcı da tasarıyı hukuksal olarak değerlendirirken, içerdiği çelişkilere de dikkat çekti.
Hayvanseverlerden yoğun katılım
Hayvan Haklarının etik boyutunun ve hukuksal boyutunun masaya yatırıldığı panelde konuşmacılar, yeni yasanın tartışmalı olduğunu ve karamsar bir tablo çizdiğini belirttiler. Tür ayrımcılığının cinsiyet ve ırk ayrımcılığından hiçbir farkı olmadığının ortaya konduğu panelde, tasarının AB ile uyum çerçevesinde düzenlendiği ancak havanların hala bir mal ve bir denek olarak görüldüğü ayrıca tasarıda bir ilerleme olmadığı konularına açıklık getirildi. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen panele Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP), Hayvan Koruma Derneği (HAYKOD), Hayvan Kurtarma Derneği gibi kuruluşlar da yoğun ilgi gösterdi.