Ankara Hürriyet’in ‘Başkanlar Konuşuyor’ röportajlarının ilk konuğu Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek oldu. Haber Koordinatörü Deniz Gürel ve haber ekibinin sorularını yanıtlayan Başkan Gökçek, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Gökçek hafriyattan alt yapı kazılarına, yeni belediye kanunundan taşeron işçilere kadar merak edilen birçok soruyu yanıtladı.
Ankara’da farklı noktalara kaçak hafriyat dökülmesi yönünde çok yoğun şikâyetler oluyordu. Son aylarda pek şikayet gelmiyor. Yeni bir düzenleme mi yapıldı?
Ankara’nın her tarafına hafriyat dökülüyordu. Şimdi döküldüğünü duymuyorsunuz. Çünkü iki üç ay önce Çevre Bakanlığı’ndan biz çevre cezasını yazma yetkisini aldık. Ekipler yakaladıklarına 46 bin 500 TL ceza kestiler. Cezalar yüksek olmadıkça etkili olmuyor. Avrupa’da trafik yolunda gidiyorsa bunun nedeni para cezalarının çok yüksek olması. İnsanlar canı yanacağı için hata yapmaya korkuyor. Eskiden hafriyatı yakalıyorduk kabahatler kanuna göre 156 lira ceza kesiyorduk. 8 Ekim 2014’te yetkiyi aldık. Ceza yetkisi ise üç ay önce bize geçti. Üç aydan beri iki yere 46 bin 500, bir yere 8 bin ve 5 bin TL cezalar yazıldı. 46 binlik cezalar yazıldıktan sonra bitti. Daha önce günde 15 -20 kaçak ihbar gelirken şu anda hiç gelmiyor. Bir iki tane gelse de onların da cezadan haberi yok. Şu anda bin 610 tane kamyonda GPS var. Bütün hafriyat kamyonlarını da buradan GPS ile takip ediyoruz. GPS’i olmayan kamyon yakalandığı zaman da mutlaka GPS takıyorlar. Bir yere gidip kaçak hafriyat döktüğünde anında haberimiz oluyor. Görüldüğü gibi yetki geçince sonuç düzeliyor. Aynı şekilde trafikte de özellikle ağır ceza ile yetki gelecek olursa sorun biter.
KURUMLAR ALT YAPIDA PLANLAMAYA UYMUYOR
Ankaralıların en çok şikâyetçi oldukları konulardan birisi de sokak ve caddelerde yapılan alt yapı kazıları. Bunların denetimi noktasında yapılan çalışmalar neler?
Şu anda altyapı kuruluşları fiber optik, su, kanal, elektrik, doğalgaz, bütün altyapıları döşüyor. Özel altyapı kuruluşları kaçak olarak da hatları döşüyorlar. Biz yakaladığımızda belediye meclisinden çıkarttığımız kararla beş kat ceza alıyorduk. ‘Kanunda yok, alamazsınız’ diyerek bunu mahkemeden bozdurdular. Kazıyı kaçak yapıyor, yakalıyoruz getirip normal parasını yatırıyor. Yakalayamazsan gitti. Böyle bir şey olur mu? Bu suistimalin daniskası. Delik deşik oluyor her yer. Biz yeni bir yöntem yaptık, cezayı üç katına çıkardık ona da gidip dava açtılar, halen devam ediyor. Cezayı yazmadan bununla nasıl baş edeceğim? Yakalayamazsan bedava. Ankara kazan biz kepçe, bunları takip ediyoruz. Kazı mevsimi bittiği halde yapan oluyor. Davalık oluyoruz. Elindeki kepçesini parka çekiyoruz ondan dolayı da inanılmaz hukuki mücadeleler ortaya çıkıyor. Her şey müeyyide her şey kaide. Kaide olursa sorun biter. Kaçak kazı yapmanın cezası 10 kat diyelim hadi bakalım yiğitliği göstersinler.
Kurumlar arasında bir koordinasyonsuzluk mu söz konusu?
Hiçbir teşkilat, belediyenin yaptığı planlamaya uymuyor. Diyorsunuz ki ‘Biz filanca yerde bir bölge açıyoruz gelin alt yapınızı yapın’ yapmıyorlar. ‘Bu sene bizim paramız az biz şuraya yatırım yapacağız. Orada sıkıntımız var’ diyorlar. Bu nedenle elektriği veremiyoruz, doğalgazı dağıtamıyoruz. ‘Hem yapmıyorlar hem de belediye bize müsaade vermiyor’ diye halkı bizim üzerimize kışkırtıyorlar. Müsaade veriyoruz kışın ortasında kazı yapıp bizi perişan ediyorlar. Ben bütün altyapı kuruluşlarının tek elden yatırımları birleşmediği sürece bir düzenleme yapılabileceğini düşünmüyorum, bu da imkânsız.
Bütünşehir yasası ile mücavir alanlarınız genişledi. Bu ilçelere ne kadar yatırım yapıldı? Bu durumun avantaj ve dezavantajları ne oldu?
Özel idarenin personeli ve borçları bize geçti. Buna karşılık bize hiçbir kaynak verilmedi. Gelen giden arasında uçurum var. Bunun da getirdiği bir yük var. Çevre ilçelere yatırımımız geçen sene 600 milyon TL’nin üstünde. 1 milyar TL’de Fen İşleri ve Çevrenin buraya yaptığı yatırımlar. 1,5 katrilyonu geçiyor, bunun karşılığında kaynak yok. Nasıl çıkacağız işin içinden? Onun için para yetmiyor. Türkiye’nin diğer belediyelerinde de aynı sorun var.TRAFİK YETKİSİ BELEDİYEYE VERİLMELİ
Yeni bir Belediye Kanunu çalışması var. Bu kanuna ilişkin beklentileriniz neler? Bir dönem MOBESE kameralarını sizin yaparak bundan belli bir pay alma durumunuz vardı? Ayrıca onunla ilgili bir gelişme var mı?
MOBESE’de yüzde 30 pay alma bizim dışımızda çıkan bir şey. Buna en ufak müdahalemiz olmadı. Şimdi yeni çıkacak belediye kanununda Sayın Başbakanımızın müsaadesinde bu nispeti yükseltip yetkiyi kendimize almak istiyoruz. Belediye başkanı arkadaşlar da genelde bu şekilde düşünüyor. Trafik yetkisi bize geçsin. Karayollarında trafik polisi devam edebilir ama şehir merkezlerinde ilçe merkezlerinde il merkezlerinde trafik yetkisi Büyükşehir’e geçmeli. Belediye kanunu ile ilgili Başbakanımız ‘en geç 6 ay’ dedi.
Bir başka konuya gelelim, kuyu açma yetkisi DSİ’ye ait. O yetkinin de belediyelere geçmesini istiyoruz. Yetki belediyede olduğu zaman, benden izin alacak hangi kuyu var hangi kuyu yok bunu bileceğim. Kaçak su kullanandan yine kanun koyup cezasını alacaksın. Yeni kanunla ilgili ana beklentilerimiz şöyle: ‘Belediyenin gelirlerinin artırılması. Trafik yetkisinin belediyeye verilmesi. Yapılmaması gereken işlerin karşılığında cezaların artırılması. Yetki kargaşasının önüne geçmek için aynı yetkinin birden çok yerde olmasının engellenmesi, bu kesinlikle şart olan bir konu.’
Belediyede çalışan taşeron işçilere kadro verilmesi ile ilgili de çalışmalar var. Buna ilişkin ne düşünüyorsunuz?
Önemli konulardan birisi de belediyeye getirilecek olan taşeron işçi yükü. Eğer taşeron işçilerin hepsi kadroya geçecek olursa belediye giderleri yüzde 120 ile yüzde 180 arası artıyor. Yani personele 100 lira verirken 220 veya 280 lira vereceğiz. Kaynak yok. Taşeron işçiler bizim kadroya geçecekse devlet bunun kaynağını vermek zorunda. Aksi takdirde belediyeler maaşı bile yetiştiremezler. O zaman batık olur. Taşeron işçilerin kadroya alınmasına itiraz etmiyoruz. Nasıl düzenlenecek bilmiyorum ama tabloyu ortaya koyuyorum.
Şimdi özel sektörün bir kısım yükünü devlet alacak. Peki belediyeler ne olacak? Benim fikrim belediyelerinin yükünün tamamını devletin alması yönünde. Belediyenin ekstra bir yerden para bulma şansı yok.
Daha önce gaz ve elektriğin yönetimi sizdeydi. Belediyenin yönettiği döneme göre elektrik ve gazın bugünkü yönetimini nasıl buluyorsunuz?
Daha önce kanaatlerimi söyledim. Her zaman özel sektör işin aslına bakarsanız belediyeden daha iyi çalıştırır. Özel sektörün ana prensibi para kazanmak. Belediyenin ana prensibi ise hizmet etmek. Özel sektör bu işleri yaparken görüyorum halkı üzüyor, olmaması lazım. Hala elektriğin ve doğalgazın bizde olduğunu düşünen var. İki kurumla görüşüp söylüyoruz. Onların fikri sabitleri var onun dışına çıkmazlar.