İkisi de suç
Sabancı suikastı sanığı Duyar’ın öldürüldüğü dönemin DSP’li Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu, Taraf’a demiş ki:
“Can Dündar’a Duyar’la görüşme iznini ben verdim. Fakat anlayamadığım bir nedenden dolayı o görüşmeye gitmemiş. Ne oldu da gitmedi; bunu açıklamalı...”
Perşembe günkü yazımda açıklamıştım oysa...
Biraz daha ayrıntı vereyim.
* * *
Böyle önemli şans yakalamış bir gazeteci, bırakın görüşmeye gitmemeyi, bir saat bile gecikmez.
Kaldı ki, 10 yıl önce çalıştığım ATV Haber’i Ali Kırca, Ayşenur Aslan, Baki Şehirlioğlu gibi bir usta ekip yönetiyordu.
Denizkurdu, Duyar’la görüşme talebime karşılık “Kendisinin de oluru varsa yapabilirsiniz” dedi ve izin verdi.
O aşamada dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, Duyar’ın röportaj için para talep ettiğini bildirdi; “bu koşulda görüşmeye izin verilemeyeceğini” söyledi.
Bakanlığın başka televizyonculara aynı şartı koştuğundan hiç emin değilim. Ama ben, meslek hayatım boyunca parayla röportaj yapmamaya özen gösterdim. Yapanları da eleştirdim.
Ertosun’a “Bunu benim de kabul etmeyeceğimi, ancak Duyar’la görüşürsem kendisini bu talepten vazgeçirebileceğimi” belirttim.
“Hayır” dedi.
Bakan’ın iznini hatırlattım.
Durumu Bakan’a da arz ettiğini, bu koşulda onun da izin veremeyeceğini söyledi.
* * *
Tam o günlerde (15 Şubat 1999) Duyar, apar topar Afyon Cezaevi’ne sevk edilen Karagümrük çetesi tarafından öldürüldü.
20 Ocak’ta konuyu Sabah’ta yazdım.
Derya Sazak’ın önceki günkü makalesinden öğreniyorum ki, konuya ilişkin Bakanlık’ta bir soruşturma açılmış. O soruşturmanın sonucu ne oldu bilmiyorum. Ama Ertosun, benim yazımdan sonra aleyhime tazminat davası açtı ve kazandı (17.10.2000).
Buna rağmen haksız olduğumu düşünmedim. Çünkü sonraki gelişmeler, kuşkuları hepten artırdı.
1.11.2000’de, bu kez Duyar’ı öldüren Karagümrük çetesinin reisleri cezaevinde öldürülmek istendi; ama kurtuldular. Nuri Ergin kameralara “Bu devlet bana Duyar’ı öldürttü” dedi.
Duruşmada bu sözlerini şöyle açtı:
“Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, Sabancı suikastıyla ilgili bir şeyler ortaya çıkarmak istiyorsa Ali Suat Ertosun’un neden Duyar’a yakınlık gösterdiğini sorgulasın.”
* * *
Gelelim madalyonun öbür yüzüne...
Bugün Ertosun’u manşete çekenler, daha önce bu konuyu birkaç kez yazdığım halde hiç ilgilenmediler.
Hatta muhtemelen, bugün basına onun Ergenekon sanıklarıyla çekilmiş fotoğraflarını dağıtan irade, kendisine “üstün hizmet madalyası” takan iradeyle aynıydı.
Oysa Nuri Ergin’in “Devlet bana adam öldürttü” iddiası ne kadar korkunç ise, Saygı Öztürk’ün Ertosun’a atfen ortaya attığı “bazı devlet görevlilerinin yüksek hakimleri izleyip fotoğraflarını basına servis yaptığı” iddiası da o kadar korkunçtur.İkisi de suçtur. Ve bir suçu cezalandırmanın yolu bir başka suç işlemek olamaz.
Hukuk devleti ve bağımsız yargı isteyenler, ikisine de karşı durmalıdır.
Hâkim ve savcı tayinlerinin günlerce siyasi pazarlık konusu yapıldığı bir yerde bağımsız yargıdan söz edilebilirse tabii...