Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Rabbim Şule ablamızın mekanını cennet, makamını ali eylesin diyorum. Onun aziz hatırasına sahip çıkmak ve örnek hayatını gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla kurulan vakfımızın kısa sürede bilhassa kadınlarımız arasında teveccüh görmesini memnuniyetle karşılıyoruz.
Vakfımız, farklı alanlarda yürüttüğü projelerle adını taşıdığı Şule Yüksel Şenler’e olan vefa borcumuzu hakkıyla yerine getirmeye gayret ediyor. Bugünden itibaren hizmet binamızın da kullanılmaya başlanmasıyla inşallah vakfımızın faaliyet yelpazesinin daha da genişleyeceğine inanıyorum.
Vakıf hizmet binamızın her bakımdan ihtiyacı karşılayacak bir eser olarak planlandığını ve tefriş edildiğini görüyoruz. Vakıf merkezimiz; toplantı salonu, çok amaçlı eğitim salonu, araştırma kütüphanesi, bilişim, teknoloji, tasarım, moda üretim atölyeleri ve kafeteryasıyla gençlerimizin uğrak mekanlarından biri olacaktır.
İnşallah burası merhum Şule ablamızın uğruna ömrünü adadığı aklı selim, kalbi selim, zevki selim nesillerin yetiştiği bir ocak görevi görecektir. Vakfımıza ve idarecilerine bu yönde sergileyecekleri halisane çabalarda Allah’tan muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Vakıf binamızın açılmasına vesile olan, yardımlarıyla destek veren Şule ablamızın manevi mirasına sahip çıkan herkese bir kez daha şahsım, eşim ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Öyle insanlar vardır ki, hayatlarıyla bize fener olur. Rehberlik eder. Kulluğumuzu ve bu dünyada varoluş gayemizi hatırlatır. Onların aydınlık yüzlerine bakınca sadece pürüzsüz bir vicdanı değil, aynı zamanda insanı insan yapan yüce değerleri de görürüz.
Şule ablamız, mücadeleyle ve imtihanlarla geçen ömrü boyunca sonucu ne olursa olsun, hakkın hatırını daima en üstte tutmuştur. Huzur Sokağı romanıyla birçok gencimize ilham veren, cesaret aşılayan, hidayetlerine vesile olan yürekli bir dava kadınıydı. Kaleme aldığı kadın sayfaları, köşe yazıları ve kitaplarıyla milyonların gönlünde taht kurmuştu. Gençlerimiz, kadınlarımız toplum ve aile yapımız hakkında yazdıklarıyla büyük bir dönüşümün öncülerinden olmuştu. Merhum Şule Yüksel Şenler’i çağdaşlarından ayıran en önemli vasfı, kendini gazete köşelerine ve kitap sayfalarına hapsetmemesiydi. O, fildişi kuleden ahkam kesmek yerine bizzat hayatın içinde yer almayı tercih etti.
Milletin inancına düşmanlıkta sınır tanımayanlar, tehdit dozlarını artırdıkça, Şule Yüksel hanım mücadele bayrağını daha da yükseltti. Tüm baskılara ve tehditlere rağmen Şule Yüksel hanım, ülkemizde hem direnişin hem dirilişin sembollerinden biri haline geldi.
Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, sadece milletimizle geleceğe dair yaptığımız bir mukaveleyi değil, aynı zamanda ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma irademizi de gösteriyor. Bu kutlu ideali gerçeğe dönüştürecek atılımların kahir ekseriyetini hamd olsun son 20 yılda büyük ölçüde zaten hayata geçirdik. Milletin iradesine vurulan vesayet zincirlerini tek tek parçaladık.
Özgürlük kılıfı altında toplumun taşıyıcı sütunu olan aile müessesinin yok edilmesine asla rıza göstermeyeceğiz. İnsan fıtratına aykırı sapkınlık virüsünün millet varlığımızı daha fazla zehirlemesinin önüne set çekmek istiyoruz. Kadınlarımız, aile yapımız ve geleceğimiz adına hayati önemdeki Anayasa değişikliği teklifine akıl, izan ve sorumluluk sahibi hiç kimsenin, hiçbir milletvekilimizin ‘hayır’ demeyeceğine inanıyorum. Temennimiz, meclisimizin 400’ün fevkinde bir oyla bu düzenlemeyi genel kurulda kabul ederek, kadınlarımızın beklentilerine cevap vermesidir.”
Hibya Haber Ajansı