Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Milli Saraylar Başkanlığımızca yürütülen 6 yıllık titiz bir restorasyon ve tefriş çalışmalarının neticesinde ecdad yadigarı Yıldız Sarayı’nı ihya ettik.
Şehrimizin simgelerinden olan Yıldız Sarayı, bugünden itibaren kapılarını halkımıza ve dünyanın dört bir yanından gelecek ziyaretçilerine açıyor. Tekrar eski görkemine ve güzelliğine kavuşturarak milletimizin istifadesine sunduğumuz Yıldız Sarayımızın hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Bugün yaşadığımız mutlulukta pek çok hocamızın ve uzmanımızın alın teri, yürek teri vardır. Şayet onların emeği, birikimi ve fedakarane gayretleri olmasaydı bu güzel eser tekrar eski görkemine kavuşturulmazdı.
Sözlerimizin hemen başında bu kardeşlerime teşekkürü bir borç biliyorum. Yıllarca örselenmiş, hırpalanmış, ihmallerin kurbanı olmuş bu eserin 6 yıllık özverili bir çalışmayla yeniden ülkemize kazandırılmasına vesile olan Milli Saraylar Başkanlığımıza, Sayın Başkan ve ekibine, Sayın Bakanımıza özellikle teşekkür ediyorum.
Ayrıca projede yer alan tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. Milli Saraylar Bilim Kurulu Başkanı saygıdeğer hocam Prof. Dr. Saadettin Ökten Beyefendiye ve kurul üyelerine en kalbi şükranlarımı iletiyorum.
Yıldız Sarayı’nın yeniden ihyasıyla birlikte İstanbulumuzun tarihi, kültürel ve turistik cazibesinin daha da artacağına inanıyorum.
Burası asla sıradan bir eser, sıradan bir yapı değildir. 200 yıllık tarihiyle Yıldız Sarayı, Osmanlı’nın en sancılı yıllarına bizzat şahitlik etmiştir.
Osmanlı’nın en muhataralı 33 yılına tanıklık eden Yıldız Sarayı, devleti aliyyeye yönelen yıkma girişimleri karşısında direnişin de sembolü oldu.
Yıldız Sarayı’nın Milli Mücadele tarihimizde de özel bir yeri bulunuyor. Gazi Mustafa Kemal, Bandırma Vapuru ile yola çıkmadan bir gün önce buraya gelmiş ve Sultan Vahdettin ile görüşmüştür.
Kimi ülkeler, 100-150 yıllık tarihi varlıklarına büyük özen gösterirken geçmişi çok daha eski nice kültür varlığımıza sahip çıkamadık. Özellikle tarihimizin bir dönemine damgasını vuran reddi miras anlayışı, bizlere gerçekten çok ağır bedeller ödetti.
1920’li yılların sonunda Merasim Köşkü’nün bir süre kumarhane olarak işletilmesi, sarayın maruz kaldığı hoyratlığın örneklerinden biridir. Zamanın belediye yetkililerince sırf turistlerin ilgisine mazhar olabilmek adına Yıldız Gazinoları projesi hayata geçirilmiştir.
İtalyan bir şirket tarafından işletilen kumarhane, bir yıl sonra kapatılmıştır. Bakınız sadece Yıldız Sarayı değil, milletimizin tarihinde ve hafızasında iz bırakan birçok obje de bu kadir bilmezlikten payını aldı.
Gazi Mustafa Kemal’in ömrünün son aylarını geçirdiği Savarona yatının hangi skandallarla gündeme geldiğini hepimiz hatırlıyoruz. Gazetelere de yansıyan ahlaksızlık hadisesinden sonra süratle harekete geçtik ve Savarona yatını devraldık. Titiz bir çalışmaya Savarona’yı restore ettirdik ve kısa bir süre sonra inşallah restorasyonu bitiyor. Ardından olması gerektiği şekilde misafir devlet ve hükümet başkanlarını ağırlamak için inşallah kullanmaya başlıyoruz.
Birileri Cumhuriyetin arkasına saklanıp Osmanlı karşıtlı yaparken, biz hiçbir zaman ayrım gözetmeden tarihimizin tüm dönemlerini kucakladık. Tarihe vefa, geçmişe saygı anlayışıyla ülkemiz ve yurt dışındaki ecdad yadigarı eserlerimizi yeniden ayağa kaldırdık.
Vakıflar Genel Müdürlüğümüz vasıtasıyla 2002’den bu yana yaklaşık 6 bin vakıf kültür varlığının restorasyonunu veya onarımını gerçekleştirdik.
TİKA aracılığıyla gönül coğrafyamızın dört bir ucunda 120’nin üzerinde restorasyon çalışması yaptık. Milli Saraylar Başkanlığımız öncülüğünde de birçok başarılı proje yürüttük.”
Sarayın sadece taşlarını, duvarlarını, kaldırımlarını, mobilyalarını aslına rücu ettirmedik, burayı aynı zamanda asli kimliğine uygun olarak kullandık.
Cumhurbaşkanlığımız döneminde onlarca görüşmeyi, kabulü, zirveyi burada düzenledik. Birçok çalışmamızı burada yaparak aslında bu tarihi mekanı tekrar hayata döndürdük. Yaklaşık 6 yıllık çalışmalarımız neticesinde Yıldız Sarayı, milletimizin her bir ferdinin gururla gezebileceği, gençlerimizin tarihimizin çok önemli bir bölümünü bizzat teneffüs edebileceği muhteşem bir müze olarak hizmet vermeye hazır hale geldi.
Bir diğer kaderine terk edilmiş tarihi eserimiz olan Edirne Sarayı ile ilgili restorasyon çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah orayı da tamamlayıp ülkemize kazandıracağız.
İnşallah bugünden itibaren halkımıza açtığımız bu mekanı önümüzdeki ayın sonuna kadar ücretsiz olarak ziyarete açmış olacağız. Hayırlı olsun. Rabbim milletimize emanetine gözleriyle gezerek, görerek sahip çıkmayı da nasip etsin diyorum.”
Hibya Haber Ajansı