İstanbul’un rant değil, risk odaklı yönetilmesi gerektiğini belirten Aydemir, “Bir siyasi irade; milletin can güvenliği ile reklam hesapları arasında tercih yapmak zorunda kalmamalı. Ama maalesef bugün gelinen nokta, tam da budur,” dedi.
AFET YÖNETİMİ DEVLETİN DİNAMİKLERİYLE YÜRÜTÜLÜR
Depremin hemen ardından AFAD başta olmak üzere İçişleri, Sağlık ve Çevre Bakanlıklarının hızlı ve koordineli müdahalesine dikkat çeken Aydemir, bu durumun devletin kriz refleksinin ne denli güçlü olduğunu bir kez daha gösterdiğini ifade etti. “Yönetsel ciddiyet ve teknik kabiliyet bir arada olunca vatandaş yalnız kalmaz. Ancak yerel yönetimlerde bu denge bozulursa, İstanbul gibi bir dev metropol bile çaresizliğe sürüklenebilir,” uyarısında bulundu.
REKLAMLA DEĞİL RİSKE HAZIRLIKLA YÖNETİLEN BİR ŞEHİR İSTANBUL’A LAZIMDIR
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin reklam harcamalarına ayırdığı yüksek bütçeye rağmen, verdiği konut sözlerinin yüzde 6’sını bile yerine getirememesini eleştiren Aydemir, “Afet sonrası Kent Lokantalarının dahi hizmet verememesi, sosyal belediyecilik nutuklarının sahadaki karşılığını göstermiştir,” değerlendirmesinde bulundu.
İSTANBUL’A ACİL EYLEM PLANI ŞART
İstanbul’da kısa, orta ve uzun vadeli bir kentsel dönüşüm stratejisinin süratle hazırlanması gerektiğini vurgulayan Aydemir, deprem sonrası 12 binanın boşaltıldığını ve 378 hasar ihbarı geldiğini hatırlatarak, “Bu tablo dahi yeterince uyarıcıdır. Artık zaman tartışma değil, icraat zamanıdır. Herkes taşın altına elini değil, gövdesini koymalıdır,” dedi.
HAKİKATİN YANINDA DURMAK MİLLİ SORUMLULUKTUR
Sosyal medyada yayılan yanlış bilgiler ve afeti siyasallaştıran açıklamalara da tepki gösteren İbrahim Aydemir, “Devletin resmi kaynaklarına güven duymak, bir vatandaşlık sorumluluğudur. Afet üzerinden algı üretmeye çalışmak ise milletin acısını istismar etmektir,” dedi.
İbrahim Aydemir konuşmasının sonunda, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere süreci yöneten tüm devlet yetkililerine teşekkür etti, milletimize geçmiş olsun dileklerini iletti.