Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) farklı katsayı kararının yürütmesinin durdurulmasına yaptığı itirazı reddetmesinin gerekçesi belli oldu.
Kurulun, 14'e karşı 15 üyenin oyuyla aldığı kararın gerekçesinde, üniversiteye girişte Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı'nın (AOBP) 0.15 ve 0.13 çarpılmasının öngörüldüğü hatırlatıldı.
Böylece bir önceki, yani 21 Temmuz 2009 günlü YÖK Kararı hakkında verilen yürütmenin durdurulması kararı ile alan içi, alan dışı tercihte farklı katsayı uygulamasının kaldırılamayacağının ortaya konulması üzerine dava konusu karar ile yeni bir düzenleme getirildiği ve adayların mezun olduğu alan, bölümle ilgili veya bu alan, bölümle ilgili olmayan tercihlerde uygulanacak katsayı farkının 0.02 olarak belirlendiği kaydedildi.
YÖK'ün 21 Temmuz 2009 günlü kararının, Danıştay 8. Dairesince yürütmesinin durdurulduğu ve karara yapılan itirazın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca reddedildiği anımsatılan gerekçede, bu nedenle idarenin bu konuda yeniden bir düzenleme yapabileceği vurgulandı.
''Ancak, bir yargı kararı üzerine ortaya çıkan hukuki boşluğun doldurulması için idarece yapılacak yeni düzenlemede yargı kararında yer alan ve hükme esas olan gerekçelerin dikkate alınması gerekir'' denilen gerekçede, Kurulun, 21 Temmuz 2009 tarihli YÖK kararının yürütmesinin durdurulmasına yapılan itirazın reddi gerekçelerine yer verildi.
Gerekçede, kurulun bu gerekçesi karşısında, dava konusu düzenlemelerin bu karara ve gerekçesine uygun olup olmadığı, yeni düzenleme ile getirilen katsayı farkının ölçülülük ilkesine, eğitimin örgütleniş biçimindeki bütünlüğe uygun olup olmadığı, alan, bölüm, mesleki eğitim ve genel lise eğitimi gibi ayrımları dikkate alıp almadığının tespit edilmesinin gerekli olduğu belirtildi.
Dava konusu düzenlemeyle getirilen katsayı farkının, adayların alan içi ve alan dışı tercihleri arasında en fazla 10, en az 2 puanlık bir fark oluşturacağı görüldüğü ifade edilen gerekçede, ''Esasında dava konusu düzenlemenin 2. maddesi ile getirilen katsayı farkının yargı kararlarını tam anlamıyla karşılamadığının ve ölçülülük ilkesine uygun olmadığının davalı idare tarafından da zımnen kabul edildiği savunmasından anlaşılmaktadır'' denildi.