Eski Başkan Erol Yarar’ın, MÜSİAD üyesi işadamlarını ‘asli ve yeni burjuvazi’ olarak nitelemesi, MÜSİAD Başkanı Vardan’ın tepkisini çekti. Vardan, “Bu çalışmamıza hakaret” dedi.
Müstakil Sanayiciler ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) kurucu Başkanı Erol Yarar’ın açıklamaları MÜSİAD’ın mevcut yönetiminin tepkisini çekti. Yarar’ın; TÜSİAD’ın “devletten nemalanan, diğerlerinin kökü dışarda” burjuvazi olduğu, MÜSİAD’ınsa kökü içerde, asli burjuvazi olduğu şeklindeki görüşlerini değerlendiren MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan, kendilerinin ‘asli burjuvazi’ olarak nitelenmesini eleştirdi. Vardan, “Tamamıyla gönüllülük esasına göre yapmakta olduğumuz bu çalışmaların başka bir tarafa çekilmesi, en azından yapılan bunca çalışmaya hakaret manasını taşır” dedi.
Vardan, aynı konuda SKY Türk’e yaptığı açıklamada da “Bizim burjuva, burjuvazi ve aristokrat gibi ithal kelimelerle işimiz olmaz” dedi.
MÜSİAD’ın kurucu başkanı Erol Yarar, Star gazetesine verdiği röportajda, “Anadolu sermayesi Batı’daki gibi kendi doğal sürecinde gelişti;
Türkiye’nin gerçek burjuvazisi bu yeni sermayedarlardır diyebilir miyiz?” şeklindeki soruya, “Kesinlikle. Çünkü bunlar cephelerde nesillerini tüketmiş ailelerin çocukları. (...) 80’lerde Özal bunları ticarete soktu. 90’larda ise MÜSİAD bu nosyonu dünyaya açtı” diyerek yanıtlamıştı.
‘Kendisini bağlar’
Yarar’ın kamuoyunda tartışılan görüşlerini Milliyet’e değerlendiren Vardan, şöyle dedi:
“Kendisi (Erol Yarar) 10 yılı aşkın süre önce MÜSİAD’daki görevini bırakmıştır. Görüşlerinin MÜSİAD’ın veya tüm üyelerinin görüşleri olduğunu söylemek en azından etik anlamda doğru değil. Biz ülkemizin gelişmesi yönünde ve özellikle Anadolu’daki işadamlarımızın ülkemize katkılarını artırmak adına bir dizi faaliyet yapıyoruz. Bunun altına başkaca bir detay aramaya gerek yok.
Burjuva, burjuvazi, aristokrat, aristokrasi gibi ithal kelime ve onların manalarıyla uğraşmak yerine, ülkeye neler kattığımızla ilgiliyiz. Gönüllülük esasına göre yaptığımız çalışmaların başka bir tarafa çekilmesi, en azından bunca çalışmaya hakaret manasını taşır.”
‘TÜSİAD’la birlikte çalıştık’
Yarar, aynı röportajda, TÜSİAD üyelerinin devletten nemalandığını da ileri sürmüştü. Vardan bu görüşü de şöyle değerlendirdi:
“Kurumlarımız arasında, hitap ettiğimiz kesim, faaliyetlerin uygulanması ve görüşlerde farklılıklar olabilir. Bilhassa belirtmek isterim ki, TÜSİAD Başkanı Sayın Yalçındağ ile katıldığımız birçok toplantıda, ülkemizin yararına olduğunu düşündüğümüz birçok konuyu paylaştığımız gibi, bazı konularda farklı düşündüğümüz de bir vakadır ve bu gayet normal bir durumdur.
Diğer bütün kuruluşların hem başkan hem de birçok yönetim kurulu üyeleriyle özellikle ekonomik krizin etkilerinin azaltılması yönünde yapılan birçok çalışmaya birlikte katılıp görüşlerimizi paylaştık.”
Kurumların herhangi bir çatışma içine çekilmek istenmesinin yarar getirmeyeceğini belirten Vardan, “Yönetim Kurulumuz veya başkan olarak da benden böyle bir açıklama yapılmadığı müddetçe, bu görüşlerin MÜSİAD görüşler veya MÜSİAD’ın tüm üyelerinin görüşleri olduğunu söylemek en azından etik anlamda doğru olmamaktadır.”
Vardan, Yarar’ın, “TÜSİAD geçmiş, MÜSİAD gelecek demek” ifadeleriyle ilgili olarak da şunları söyledi:
“Şahsen ve başında bulunduğum MÜSİAD adına, kurumlar arasında herhangi bir didişme, sürtüşme içinde değiliz. Bu nedenle olayı iki kurum arasına indirgemenin çok basit olduğunu düşünürüm.”
Erol Yarar ne demişti?
Erol Yarar, Eyüp’te bulunan ‘Sohbet Evi’nde, Star gazetesine röportaj vermişti. Bu röportajdaki sorular ve yanıtları özetle şöyleydi:
- 90’lardan sonra yeni bir burjuva sınıfı, bir orta sınıf doğdu...
Ben buna yeni değil asli diyorum. Diğerlerinin sundukları ve Türkiye’nin değeri diye tanıtmak istedikleri hiçbir değerin kültürün kökü, aslı bu toprakta değil.
- Anadolu sermayesi Batı’daki gibi kendi doğal sürecinde gelişti. En azından kavramsal olarak Türkiye’nin gerçek burjuvazisi bu yeni sermayedarlardır diyebilir miyiz?
Kesinlikle. Çünkü bunlar cephelerde nesillerini tüketmiş ailelerin çocukları. (...) 80’lerde Özal bunları biraz ticarete soktu. 90’larda ise MÜSİAD bu nosyonu dünyaya açtı.
- Asli unsurun yokluğunda mı devlet eliyle semirtildi cumhuriyet burjuvası?
Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler. Ama asli unsur artık olması gerektiği yerde. Devlet eliyle semirtilmediler...
- 1990’da MÜSİAD’ı kurarak Anadolu’daki potansiyeli harekete geçirdiniz.
Potansiyel vardı ama işin şifrelerine sahip değillerdi, biz sahiptik, Allah lütfetti.
- TÜİSAD’dan farkınız ne?
Devletten nemalanmamak.
- Âlemin kralı TÜSİAD mı, MÜSİAD mı?
Sayısal çoğunluk MÜSİAD’da, parasal çoğunluk TÜSİAD’da. Onlarda 40 yıllık sermaye birikimi var ama aradaki fark çok azaldı. TÜSİAD geçmiş, MÜSİAD gelecek demek.
‘Burjuvazi’ nedir?
Ortaçağ Avrupa’sında üretim toprağa dayalıydı. Toprak sahiplerine genel olarak “senyör” (bizde bey, ağa karşılığı) deniliyor, bunlar da topraklarının büyüklüklerine ve siyasi statülerine göre ‘dük’ ‘lord’ gibi gruplara ayrılıyordu. İçlerinden özellikle kral soyundan gelenler ‘asil’ sayılıyor, ince zevkli bu zengin sınıfa ‘aristokrat’ deniliyordu.
Ortaçağın sonunda, toprağa dayalı üretim biçimi zayıfladı, atölyelerde, giderek fabrikalarda üretim yaparak zenginleşen yeni bir sınıf doğdu. Bunlar topraksız köylüleri ‘işçi’ olarak çalıştırdılar. Hammadde işleyerek sanayi ürünleri ürettiler. Senyörler, dükler, lordlar yoksullaşırken, bu yeni sınıf zenginleşti. Ortaçağ aristokratlarının ince zevklerinin yerini bu yeni zengin sınıfın ince zevkleri almaya başladı. Bu yeni ve kentli sınıf ‘burjuvazi’ olarak adlandırıldı.
Milliyet